ÖLÜM ile ALIM ve BİLİM

Bahri Yıldızbaş yazdı...

HANEFİLİK MEZHEBİNİN KURUCUSU,

EBU HANİFE'NİN MÜSLÜMANLARCA

KULAK ARKASI EDİLEN FETVALARI:

Arap olmayan Müslümanlar anadilleri ile ibadet yapabilirler.

Bir insanının mümin olduğunu ibadeti belirlemez.

Kimin cennete veya cehenneme gideceğini Allah'tan başka hiç kimse bilemez.

Beşeri ilişkilerde dindarlık ölçü değildir.

Namaz kıldırıp para almak helal değildir.

Din için toprak gasbetmek meşru değildir.

Evlenme ve eş seçme hakkı kadının kendisine aittir.

Arapça kutsal dil değildir, kutsal olan anlamıdır.

Allah'ın elçileri, Allah'ın kitabına aykırı konuşmazlar.

Kuran'a ve akla aykırı rivayetler(hadisler) kaynağı ne olursa olsun reddedilir.

İslam da evliya diye bir sınıf yoktur, her mümin Allah'ın dostudur.

Haram para ile hayır olmaz.

Zulüm yapan idareciye hediye verilmez, hediyesi de alınmaz.

İSLAM akıl ve vahiy dinidir. Aklı olmayanın dini de yoktur...

Prof.Dr. Muhammed Ebu Zehra (Mısır'lı İslâm âlimi). Diye, gerçek bir bilgi yazısı göndermiş sevgili Kadir.

“Ölüye Yasin ve Fatiha okunmaz… Saysan bitmez. Bu din de, böyle gitmez.”

— “Ölüye yasin ve fatiha okuyup ruhuna hediye ederiz.

— Bilinçlendiğimizden beri böyle bildik, bize böyle öğretildi. Şimdi anlam veremedim. Ölüye neden yasin ve fatiha okunmaz!”

“Fatiha ilk süre olup, anlamı ‘başlangıçtır’ Ölen ölmüş zaten, nereden başlayacak. ‘Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.’ Yeniden ibadet mi edecek. Hiç bir Arap ülkesi ve Arap, taziyede Fatiha okumaz.”

“Yasin ise ‘ey insan’ diye başlar ve yaşayan insanlara, tavsiyelerde bulunur, yol göstericidir. Kuran’ın kalbidir.”

— Ne anlama geldiklerini çok kez okumuşumdur. Ama,  nedense neden ölüye okunduğunu sorgulamak hiç aklıma gelmedi. İçselleştirdiğim için galiba...

Bizlere üç yaşımızdan sonra, ölüleri kutsal, mezarlıkları ibadethane, başı açık kadınları gavur olarak tanıttılar da, ondan. Öyle korkular Kİ, mezarlığa giden tüm kadınlar, ölüler görmesin diye başlarını örterler. Bu da bize, Yahudi Araplarının meşguliyet ve mecburiyet armağanı olmuş.

— Giysilerimizin altından, 7 kat giyinmemiz gerektiğini söyleyenler bile var. Neymiş, ölüler bizim elbiselerimizin altını görebiliyorlarmış. Bizi çıplak görmesinler diye, 7 kat giyinmeyi gerekiyormuş.

Tövbe tövbe demiyorum. Bastırılmış ve istismar edilmiş kişilikler. Aslında bunları söyleyenlerin iç dünyası arızalı, normal hayatta ise cinsel açlık çekmiş sapkınlar ile çocukluğunda bir büyüğünün kadın röntgenciliğine veya kendisi gibi arkadaşının istismar edildiğine şahit olmuş, a sosyal ezik kişilikler.

***

Biraz daha açayım:

 “Bu kafa ve cehaletle gidilir, ölüye Yasin, Fatiha ve 7’si, 40’ı, 52’si diye mevlit farz olarak okunur ve okutulur, en sevdiklerimizi öldürenlerin doğum ve ölüm yılları olan kandillerde şeker dağıtılır, çektiği tesbih ile sevdiklerinin katledildiğine şükür edenler ile tüm bunları para karşılığı okuyanlar olduğu sürece; bu sessiz cehalet tehlikesi bitmez.

Bu güzel din ise, yozlaştırılarak cahiliyet dini olur ve bilinçlenen gençlik bunları kabul etmeyince, ortalık karışır. Bu karışıklık, yıllar içinde Orta Çağ Avrupa’sındaki gibi, bir kaç yüz yıl halk İLE cami arasında kan döktürür. Yeni kuşaklar (Z, Y, X veya A farketmez), her söylenene ‘evet, olur, tabi, nasıl istersen’ demiyor ve demeyeceklerdir de. Okuyorlar, araştırıyorlar ve tartışıyorlar.

Doğruları konuşan tüm İslam bilginleri ve alimleri; maalesef işkenceler görmüş, öldürtülmüş, taşlatılmış veya itibarsızlaştırılmıştır.

İslam dininin bilginlerinden bir hocamız, Kuranın emirlerini anlattığı İçin, geçmişte itibarsızlaştırılmış ve linç edilmiştir. Allah rahmet eylesin, mekanı cennettir inşallah.

Şimdi, daha bilgin bir hocamız öylesine anlamlı ve Kuran’a göre açıklamalar yapıyor Kİ, saygı duyulması gerekir. Tüm din adamlarına, meydan okuyor ve karşısına çıkıp konuşacak veya ‘hayır, bunlar böyle değil’ diyecek, onun fikirlerini ilim ve tefsir ile çürütecek bir din adamı hala çıkmadı. Ne acıdır Kİ; sosyal medyada, bir kuruşlukların hakaretlerinin bini, bir para.

“OKU ve AHLAKLI OL”, İslam’ın ilk iki şartıdır, Kuran’da.

Kuran’ı Kerim’i, herkes kendi dilinde okusa, din adamları ve fıkıhçılar Kuran’ın tefsirini toplumlara ayetlerin gerçek anlamları (milyonlarca sahih hadis hikayesi değil) İLE anlatsa, uydurma din ortadan kalkar. Allah’ın emirlerinde, “Ahlaksızların, yalancıların, hırsızların ve tecavüzcülerin (zina, taciz, sapkınlık) cennete gidemeyeceğini herkes öğrenmiş olur. Namaz ile orucun görev ve huzur, haccın parası olana, zekatın fakirin hakkı olduğuna ve paylaşılması gerektiğine, sadece kurban bayramında kurban kesilerek değil, her zaman gerekli olduğunu da öğrenmiş olur.

Hz. Muhammed, Mekke’ye gelen misafir hacılar ile fakirler doysun diye hayvan kesmiş. Biz, dağa taşa kanları döküyor, kurban kesiyoruz. Ne misafirin ve ne de fakirin haberi yok. Modaya uyuyoruz.

MÜNAFIKLIĞI, CAHİLLİĞİ, AÇLIĞI ve CEHENNEMİ; Ahlaklı, inançlı, merhametli, bilgili ve dayanışmaya önem veren insanlar İLE müminler ortadan kaldırınca, CENNET’in kapıları zaten açıktır. Allah dünyasını, kullarına cennet olarak yaratmış.

En Samimi ve İçten Duygularımla, Kurban Bayramımızı, tebrik ediyorum.

Bakmadan Geçme