ÜÇ AYLAR

Van Emekli Müftüsü Nimetullah Arvas yazdı...

Üç aylar diye adlandırılan, hayır mevsimi olarak bilinen, içinde kandiller geçidinin olduğu zaman dilimi, Recep-Şaban-Ramazan aylarıdır. Bu manevi mevsim Recep ayıyla başlar, Ramazan bayramıyla biter. Üç aylar dini duyguların ve ibadet yoğunluğunun yanında kendimizi sorgulama, yenileme ve manevi yönden zenginleştirme fırsatı bakımından çok önemlidir. Bu aylarda Regaip, Miraç, Berat ve Kadir gecelerinin bulunması, üç aylara daha da ayrı bir manevi zenginlik kazandırmaktadır. Bu aylarla ilgili Peygamber Efendimizden nakledilen rivayetlerde bulunmaktadır. Örneğin; Recep ayının ilk Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece yani Regaip kandili, Kuran-ı Kerim’den sonra en büyük mucizenin gerçekleştiği Miraç gecesi, Şaban ayının 15. gecesi, Ramazan-ı şerif’in son 10 gününün tek günlerinin gecelerinde, kuvvetli ihtimale göre 27. gecesinde bulunan Kadir gecesi, bayram gecesiyle alakalı bize ulaşan ayet ve hadislerle sabittir. Ayrıca Recep ayı dört haram aylardan bir tanesidir. Bu aylarda öteden beri bazı tutum ve davranışların yasaklandığı Kuran ve hadisi şeriflerde bildirilmektedir. Bazı hadis alimleri Recep ve Şaban ayının faziletiyle alakalı hadislerin zayıf olduğunu söylemişlerse de hayırlı işlerde ve amellerde zayıf hadislerle de amel edilebileceğini bildirmişlerdir.

Peygamber Efendimizin Recep ayı girdiğinde ‘’Allah’ım Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.’’ şeklinde dua yaptığı İslam’ın muteber kaynaklarında mevcuttur. Peygamber Efendimizin Şaban ayında diğer aylara oranla fazla oruç tuttuğu ve bazen tamamını oruçla geçirdiği güvenilir kaynaklarda; mesela Buhari ve Müslim’de geçmektedir. Bazı mümin kardeşlerimiz üç ayı oruçlu geçirdikleri bilinmektedir. Bu muhtemel kefaret orucudur. Eğer kefaret orucu değilse Recep ve Şaban’ın tamamını oruçla geçirmeleri zaruri değildir. Ancak tutmak isteyenlere de engel olmamak lazım. Kazaları varsa kaza niyetini getirerek tutmalarında bir beis(dini engel) yoktur. Üç aylara önem verilmesinin sebeplerinden bir tanesi içinde bulunan kandil geceleridir.

Bu hayır mevsimlerini kendi kendimizle hesaplaşma ve özeleştiride bulunmak için bir fırsat bilmeliyiz. Her şeyden önce bir daha günahlara dönmemek üzere yüce Rabbimize söz vererek tövbe kapısını açmalıyız. Zira, Peygamber Efendimiz ‘’Her Adem oğlu (Peygamberler hariç) günah ve hata işlerler. Hata işleyenlerin en hayırlısı ise tövbe edenlerdir.’’ buyurmuştur. Kuran-ı Kerim’de birçok ayeti kerimede tövbe emredilmiştir. Tövbe pişmanlık demektir. Tövbe yöneliş demektir. Tövbe Allah’a bir daha günahları işlememek üzere söz vermek demektir. Yüce Allah mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerim’de ‘’ Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.’’ (Bakara 222) buyurmuştur.

Bütün peygamberler ümmetlerini tövbeye davet etmişlerdir. Nuh peygamberin örneğinde olduğu gibi; Nuh peygamberin kavmine şöyle dediğini yüce ve mukaddes kitabımız bize bildirmektedir. ‘’Dedim ki: "Rabbinizden bağışlanma dileyin; doğrusu O, çok bağışlayandır. Size gökten bol bol yağmur indirsin. Sizi, mallar ve oğullarla desteklesin; sizin için bahçeler var etsin, ırmaklar akıtsın." (Nuh 10-11-12)

Kuraklığın genel manada zarar verdiği herkesin malumudur. Tövbe ve istiğfarın ise bolluğun, bereketin, sevginin, barışın, kaynaşmanın, hayat kaynağı olan yağmurun yağmasına vesile olacağını unutmamak gerekir. Kuran-ı Kerim’de tövbe ve istiğfar ile ilgili çokça ayeti kerimeler vardır. Peygamber Efendimizin hadisi şeriflerinde tövbe ve istiğfar ile ilgili çokça emir ve tavsiyeler vardır. Bizatihi ‘’Tövbe ediniz, ben günde en az yüz defa Allahü Teala’dan bağışlanma diliyorum.’’ buyurmuştur. Başka bir hadisi şerifte ise ‘’Tövbe eden günah işlememiş gibidir’’ buyurmuştur. Kuran-ı Kerim’de tövbe edenler övülmüştür.

Bazen kendi kendimize acaba neler oluyor. Bu gidişat nereye, toplumda meydana gelen huzursuzlukların sebebi nedir. Bu huzursuzlukları meydana getiren etkenler ve söylemler nelerdir. Şunu kesinlikle bilmeliyiz ki, tabiri caizse ceviz kabuğunu doldurmayan söylemler toplumun manevi yönden umutsuzluğuna, sıkıntıların artmasına vesile olmaktadır. Bu üç ayları fırsat bilmeli kendi kendimizi hesaba çekilmeden önce hesaba çekmeliyiz. Boş söz ve eylemlerden uzaklaşmalıyız. Çünkü söylediğimiz her sözcüğün, dinlediğimiz her faydasız sözün hesabını vereceğimizi unutmamız lazım. Hayat sadece dünyadan ibaret değildir. 2 Şubat Çarşamba günü idrak edeceğimiz Recep ayı ve 3 Şubat Perşembeyi Cuma’ya bağlayan gece idrak edeceğimiz Regaip kandilini fırsat bilmeli, Allahü Teala’nın Nisan yağmuru gibi yağan coşup taşan rahmetinden nasipsiz geçirmemeliyiz. Ülkemizin birliği, dirliği, beraberliği, mutluluğu, refahı için dua etmeliyiz. Gençlerimizin geçmişinden ders alarak, geleceğe hazırlıklı olmaları için dua etmeliyiz. Kuddusi Baba’nın güzel mısralarıyla yazımıza son verirken şimdiden üç aylarınız ve Regaip kandiliniz mübarek olsun. Bu kandilin özelde memleketimizin, genelde İslam dünyasının ve bütün insanlık aleminin huzur ve barışına vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim. 

Ey rahmeti bol pâdişâh,
Cürmüm ile geldim sana,
Ben eyledim hadsiz günâh,
Cürmüm ile geldim sana.

 

Bakmadan Geçme