Vakti zamanında taksiler ve taksiciler

Ümit Kayaçelebi yazdı...

Şimdi hemen hemen herkesin arabası var hem de en iyisinden olmak kaydıyla. Artık Murat 124 Serçe Doğan Şahin Renault falan tarih oldu.

Haliyle herkesin bir arabası olunca ne taksiye ne de taksiciye de kimse çok ihtiyaç duymuyor. Olağanüstü haller dışında hemen hemen kimse taksi çağırmıyor.

Oysa ki şöyle bir 60-70 yıl geriye gittiğimiz de Van’daki hem hususi ve hem de Ticari taksi sayısına baksanız inanın koca Van şehrinde yüzü bulmaz.  Faytonlar bir yer de taksi vazifesi görmekte. Çünkü şehir küçük mahalleler iki elin parmakları kadar ya var  ya yok. Faytonların taksilerle rekabet edecek gücü yok ama onlar da faytonlarına koştukları atların  kalitesiyle ve faytonlarını alabildiğince süsleyerek müşteri cezb etmeye çalışıyorlar. Ama ne de olsa taksiye binmenin keyfini yaşamak istiyor insanlar.

Faytonlar üzerine bu gün fazla  bir şeyler  söylemek istemiyorum çünkü o da başlı başına bir mevzu onu bir başka yazıma bırakarak asıl kendi konumuza dönmek istiyorum.

Cumhuriyet Caddesinde eski Vilayet binasının hemen kuzey tarafındaki yani mahkemeye girilen kapının yanı başında rahmetli Hoca Süleyman’ın (Süleyman Salaz) taksi yazıhanesi var. Sahibi o ve bahusus da kendisi de taksisini kullanıyor yani ben işletmeciyim burada otururum müşteriye gitmem diye düşünmüyor.

Ben oraya çok takılırdım yazıhanede telefon paralı kumbaraya bağlı o zamanın 2.5 lirasını attığınızda görüşebiliyordunuz. Van’da elbette ki tek taksi yazıhanesi Beşyol Taksi olmadığına göre sizinde yazıhane sahibi olarak çok dikkatli ve titiz davranmanız ve müşteriye zamanında gitme alma hususunda çok itinalı olmanız gerekiyordu. Bunu yapmadığınız zaman ya yazıhanedeki bir başka taksi sahibine veyahut bir başka yazıhaneye müşterinizi kaptırırdınız.

İşte bu yüzden taksi sahipleri bir beyefendi gibi davranmak zorunda idiler ve her zaman da öyle yapıyorlardı. Daha doğrusu aidiyet duygusu onları buna mecbur kılıyordu.

İnsanlar hangi yazıhaneden taksi talebinde bulunsalar da her yazıhane sahibi ve taksi sahibi bilinen tanınan insanlardı. Bu yüzden hiç kimsenin yanlış yapma şansı da yoktu. Koca şehir insanı bir büyük aile idi.

O kadar samimi idik ki düşünün evde erkek yok ama size taksi lazım arzu ettiğiniz yazıhaneden arzu ettiğiniz taksi sahibini isterdiniz çok acilseniz oradan bir başkası gelip sizi alırdı. Lakin prensip olarak her ailenin bir taksi yazıhanesi ve oradan bir taksi sahibi ile adeta bir aile bağı vardı. Ben mesela çok iyi hatırlarım bizim aile şoförümüz Ali Cantürktü hep onu çağırırdık.

Onlar evdeki hanımları anneleri bacıları ablaları gibi mütalaa ederek muamele ederlerdi. Onlarda dediğim gibi ailenin bir ferdi gibiydiler.

Bu Kadar malumat verdikten sonra o zamanki Taksi Yazıhanelerini saymaya devam edelim. İşte yine Vilayetin hemen güney cephesinde   yolun karşısına geçtiğinizde ise şimdiki Yüzbaşıoğlu kuyumcusunun olduğu yerde   ve Cumhuriyet Caddesinde ilerlerken şimdiki Ziraat Bankasının olduğu yerde Saray takside o zaman Ferit Duran (Filito) kardeşi Ömer Duran, Fikret Durgun, Sabahattin…

Ve Vanların unutamadığı yakışıklı şoförlerden Fikret Coşkun ve arkadaşları da o da şimdiki şehir parkı Vansesi Gazetesi’nin hemen yanında.

Kültür müdürlüğünün çaprazında <ŞEHİR< Taksi var sahibi de yanlış değilsem Mecit Durmazdi. Şehir Taksinin telefon numarası 1111 idi. Bu numarayı çevirmenize gerek yoktu ahizedeki tuşlara  4 defa dokununca Şehir Taksi karşınızdaydı. Böyle basit aranabildiği içindir ki çok hayali müşteri taksi isterlerdi ve zavallı şoför gidip bakardı ki ne bekleyen var ne de müşteri bu yüzden oradaki şoför arkadaşlar çok sıkıntı çektiler. Şaka olsun diye çok işleten vardı.

Bir Başka yazıhane Maraş caddesinde Van gölü Yazıhanesinin az altında

Eski sinemalar sokağı şimdiki sanat sokağında tam köşede

Maraş Caddesinde Akdamar Otelinin karşı köşede

Daha sonraları sahibi Refik Kaval’dı eski SSK binasının orada.  Selahattin.. Mustafa Meram,

HÜRMET TAKSİ ve Yusuf Koçyiğit, Cahit İynem ve şu anda aklıma gelmeyen bazı taksi sürücüleri vardı.

Çoğu isimleri hatırlayamıyorum çünkü çok zaman geçmiş ve bazılarının isimini bile bilmiyorum ne yazık ki.

Zaman geldi geçti ama ne o taksi yazıhaneleri ne taksi kullananlar ne de taksi kâtipleri hiç unutulmadılar.

Şunu da yazmadan geçmeyelim. Her yazıhanede de telefona bakan bir katip hüviyetinde biri olurdu bu genellikle araba kullanmazdı sadece telefonlara bakar ve adresi alır bildirirdi. İşte bu işte bir ekmek kapısıydı o yıllarda.

Hasılı kelam ne kadar yazsak o güzellikleri o güzel insanları burada anlatmak o kadar kolay değil.

Biz onlarla senelerce müşteri gibi değil bir aile dost-u gibi olduk. Mesele paradan ibaret değildi.

Allah onların cümlesinden razı olsun ölenlere rahmet olsun yaşayanlara selam olsun.

Şimdi ne o yazıhaneler var ne de o taksiciler her şey gibi onlarda hayal oldu gitti.

Şimdi ne diyoruz bir zamanlar taksiler ve taksiciler vardı…

Bakmadan Geçme