İyi ki Doğdun Ya Muhammed (S.A.V.)

Malumunuzdur ki her yıl ülkemizde, "Kutlu Doğum Haftası" Nisan ayı içersinde  Diyanet ve bir çok sivil toplum örgütü tarafından farklı etkinliklerle kutlanmaktadır. Kutlu Doğum Haftası'nı en iyi şekilde idrak etmek için, Muhammed Mustafa (s.a.v)'i  anlamayı ve anlatmayı gaye edinmeliyiz. Dünya, sayısız doğumlara ve doğum sancılarına şahit olmuş, ebe olmuş ve beşik olmuştur. Ama bir doğum var ki, bütün doğumlar ve doğacaklar O'nun yüzü suyu hürmetinedir, O'nun sayesindedir, O'nun hatırınadır. Eğer O olmasaydı dünya bugün yoktu. Eğer O olmasaydı insanlık bugün mevcut değildi. İnsanlık insanlığını, evren medeniyetini, canlar nefesini O'na borçludur. Çünkü, insanlığı kin, köle, küfür, zorba ve zulüm ipoteğinden O kurtarmış ve yine O'nun nefesi kurtaracaktır... O, özel ve güzel doğandır. O, eşsiz ve müstesna doğandır. Yaratan, O'nu özenerek bezenerek yaratmış. O, bütün ruhların ilkidir. O, kainatın efendisi, nebilerin son incisi, Allah'ın sevgilisidir. O, gönüllerin sultanı, başların tacı, dertlerin ilacı, ilahi mektebin muallimi, manevi eczanenin biricik tabibidir. O, Resulüssekaleyn, Ceddülhasaneyn, İmamülharemeyn, Seyyidülkevneyn'dir. O'na semalar hayran, arz meftun, kainat meclup, insanlar ve cinler medyundur...
O'nu en iyi tanıyan mü'minlerin annesi, hanımların gözdesi Hz. Aişe şöyle söyler: "Züleyha'yı kınayıp da, Hz.Yusuf'u görünce ellerini kesen kadınlar, eğer Cenab-ı Muhammed Mustafa'yı ve O'nun nur cemalini görselerdi, ellerinin yerine kalplerini keserlerdi..." O'nun soyu, sopu, sütü, nesebi, silsilesi aktır, paktır, tertemizdir. Bakınız kitabımız Kur'an O'nu nasıl anlatıyor: "Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve batıla inanmadı." (Necm/2) "Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir." (Ahzab/21)
 HZ. MUHAMMED (s.a.v), onların ve hiçbir kimsenin methine, senasına, övgüsüne, takdirine muhtaç değil ama, batıla ve batıya özenen Müslüman topluluklara ibret olur ve belki hikmet olur mülahazasıyla birkaç batılı yazar ve düşünürün Peygamberimiz hakkında söylediklerini kulak verelim ve dinleyelim: Bernard Shaw: "Ben, şayanı hayret bir şahsiyet olan Muhammed'i tetkik ettim. Benim telakkime göre O'nu, insanlığın kurtarıcısı olarak tanımak lazımdır." Dr. İstabes: "Kuru bir çöl ortasında ve etrafı kuvvetli düşmanlarla çevrili bir muhit içinde yetişen İslamiyet, Muhammed'in sayesinde dünyanın en büyük devletlerinden biri oldu." Fransız filozofu Voltaire: "O bütün doğruları aşan bir doğruydu." Yine Fransız profesörlerinden Barthelemy Saint Hilaire: "Muhammed'in Peygamberliğinin kesinliği, hiçbir kesinliğin daha ileriye varamayacağı kesinliklerdendir." Keza Fransız tarihçisi Renan: "Şüphesiz ki Muhammed'i Peygamberlik kisvesine bürünmüş bir yalancı addetmek akl-ı selime aykırı düşer." İngiliz mütefekkirlerinden Bodley, büyük Peygamberimiz için "geçirdiği ağır müşküllere ve zor hayata rağmen O zarif mizah hissini kaybetmeyen bu dürüst ve büyük insanı herkesin kıymetini bileceği güne kadar huzur içinde yatmaya bırakalım" temennisinde bulunmuştur. Bismark ise şöyle diyor: "Tarihin muhtelif devirlerinde Allah tarafından beşeri idare etmek üzere gönderildiği iddia edilen semavi dinlere ait kitapları inceledim. Hiçbirisinde gerçek bir hikmet bulamadım. Yalnız, Muhammediler'in Kur'anı bu kayıttan beridir. Ben, Kur'anı her cihetten, hatta her noktasından araştırdım. Her kelimesinde büyük hikmetler gördüm. Bu kitabı Muhammed'in yazdığı iddia ediliyorsa da en mükemmel dimağlarda bile böyle bir üstün olayın varlığını düşünmek, hakikate yanlış gözle bakarak ancak süfli ruhların tesirlerinden doğan kin ve garazın pençesine düşmüş olmak manasını ifade eder ki, bu da ilim ve hikmetle bağdaştırılamaz. Ben şunu iddia ederim ki, Muhammed mümtaz bir kuvvettir. Kudret tezgahında böyle bir vücudu tekrar imkan sahasına getirebilmesi ümidi, ihtimalden bile çok uzaktır. Ya Muhammed! Senin çağına ermiş bir varlık olmadığımdan çok üzgünüm. Öğreticisi ve yayıcısı olduğun bu kitab'ın Senin eserin olduğunu ileri sürmek, bugünkü ilimlerin batıl olduğunu iddia etmek kadar gülünçtür."
Mevlana'nın dediği gibi: "Ey Muhammed! Seni anlatmak ve seni övebilmek için yerle gök arası genişliğinde ağız isterim ağız..." Selam, O'na, salat O'na... Ne mutlu O'na layıkıyla şuur derecesinde 'ümmet' olanlara, olabilenlere...
Vesselam…

 

Bakmadan Geçme