PRAMİTLER:

Bahri Yıldızbaş yazdı...

Bugün, dünya toplumlarının değişik bir konusunu, kısa açıklamalarla şemasıyla birlikte anlatmaya çalışacağım.

- BESİN PRAMİDİ

YUKARIDAN;

1’incisi: Hem etçil hem otçullar (ayı, insan, maymun gibi)

Etçillerin tümü, aynı zamanda otçul olsaydı, ‘vay dünyanın haline’ olurdu.

2’incisi:  Etçiller (aslan, kaplan gibi)

Otçulların tümü, etçil olsaydı, ‘vay insanın haline’ olurdu.

3’üncüsü: Otçullar (inek, koyun gibi)

Üreticilerin hepsi, otçul olsaydı ‘vay Kİ vayyyyy vayyyy’ olurdu.

4’üncüsü: Üreticiler (oksijen üreten bitkiler)

Ormanlar, ağaçlar ve bitkilerin olmadığını düşündüğümüzde, dünya diye bir gezegende hayat olmazdı ve bizlerde olmamış olurduk. O zaman; ‘vay vay, vuy vuy, muy muy’ diyecek, kavga edecek, yakacak, yıkacak ve doyumsuz kimse de olmamış olacaktı.

- Gelelim bize; İNSAN PİRAMİDİ

YUKARIDAN

1’incisi: Hıyanet

Ticarette ahlak ve vicdan olsaydı, hıyanet olmazdı ve dünya insanları ile tüm canlılar mutlu olurdu. ‘Yaşasın yaşamak ve sevgi’ der, kahkahalar atardık.

2’incisi; Ticaret

İbadetler yaradanın emirleri ve rızası İçin yapılsaydı, siyasete ve yaşam tarzına alet edilmeseydi, adalet, hak, hukuk, merhamet, ahlak, insanlık, özgürlük ve barış için uğraşmaya gerek kalmazdı. ‘Herkes doyar ve şükrederdi.’

3’üncüsü; İbadet

Dünyanın her yerinde, gerçek inananlar ve ibadet edenler, ticaretteki ahlak eksikliğinin iç yüzünü ve kimlerin ihanet ettiğini bilmiş olsaydı, ‘biz aptal mıyız’ der ve ağlamaya gerek kalmaDan, konuyu kökten çözerlerdi.

Büyük piramit, yarısının iki katına bölündüğünde pi=3, 14 sayısı elde edilmesidir. Piramitlerin bir tane parçasına dokunulduğunda, yok olacağını ve tüm hesapların alt üst olacağını biliyoruz da…

Dokusu ile oynanan ‘BESİN ve İNSAN Piramitleri’nin’ tümünün parçalandığının farkında mıyız?

Farklarını fark etsek bile, çok geç kalmış olacağız. Böyle giderSe, ki daha da vahim gidiyor. Gen Kaynakları, sürdürülebilir enerji ve endemik türler azalarak bitecek. Esas sona bakalım. Son yapılan bir araştırmada, her meslekten 3-10 kişi olmak üzere, bin kişiye sormuşlar. “Yaşamdaki kaygılarınız ve beklentileriniz nedir?” diye. Yüzde doksan üç gibi ezici çoğunluk “Gelecekten tedirginim. Çocuklarıma güzel bir gelecek bırakmak İçin çabalıyor ve çalışıyorum.” Olmuş.

Kaygılarımızda haklı olduğumuz gibi, çocuk sevgimizde de elbette çok samimiyiz. Gözümüzün nuru ve her şeyimiz ‘çocuklarımız.” Ancak, onlar İçin çabalamış olsaydık, piramitlerin hali böyle olmazdı. Çocuklar, bizlerden bin-iki bin daire, on villa, beş yazlık, milyarlarca liralık servetler veya onlarca arabalar istemiyorlar Kİ. Sağlıklı, mutlu, huzurlu ve eşit yaşayacakları bir dünya ile oksijeni bol bir çevre istiyorlar. Büyüdüklerinde ise maalesef biz oluyorlar. Evet, çocuklarımız bölümüne inanıyorum. Ancak araştırma ile değerlendirme sonuçlarını analiz ettiğimde, gerçeğin; “HIRSLARIMIZ, DOYUMSUZLUĞUMUZ, ÜSTÜNLÜK EGOLARIMIZ ve KENDİMİZİ ÖLÜMSÜZ GÖRMEMİZDİR.”

Açıkçası, çocuklarımızın yarınlarını; acımasız kapital ve din ticaret anlayışımız, sözde gelişen bilişim dünyası ve modern yaşam tarzı hırslarımız, inançlarımızdan yoksun uydurma ibadetlerimiz, güvensizliklerimiz ile sevginin ve ilginin yerine, maddeyi yerleştirmemizdir.

Güvenli ve koşulsuz sevgi yarınlarına.

Bakmadan Geçme