Londralı Padişah

Dr. Muhammet Veysel Zortul yazdı...

Güzel bir şehirdir Londra. Sultan Abdülaziz de bu şehirlidir. “Nasıl ya?” dediğinizi duyar gibiyim. Hemen anlatayım efendim;

Bilindiği üzere Sultan Abdülaziz, Avrupa’ya ziyaret gerçekleştiren ilk ve tek padişahtır. O yıllar Osmanlının Balkanlarda, Fransız ve İngilizlerin de sömürgelerinde başları beladadır. Anlayacağınız Osmanlı batıya, batı da Osmanlıya muhtaçtır. On gün Fransa’da kalan Abdülaziz, oradan İngiltere’ye geçer. Londra Belediye Sarayında soluklanırken belediye başkanının ricasını kırmaz ve Londra’nın fahri hemşeriliğini kabul eder.

Bu arada Padişah gittiği her yerde coşku ile karşılanır. İlk defa bir padişah görecek olan Avrupalılar, sultanın konakladığı yerlere akın ederler. Fakat asıl coşku dönüşünde olur. 47 gün sonra döndüğünde tüm İstanbul, sokaklara dökülür. Üç gün, üç gece coşkulu şenlikler olur.

**

Süslü Öküz

Bu yüzyılın insanları olarak şanslıyız. Hastane var, doktor var, ilaç var. Eskiler bizim kadar şanslı değillerdi. Fakat onlar da bazı çareler düşünmüşlerdi.

Mesela Hitit kralları hastalandıkları zaman süslenmiş bir öküze dokunurlardı ve güya hastalık öküze geçerdi. Bu inanışa göre, öküz ne kadar uzağa giderse hastalık da o kadar uzaklaşmış olurdu.

Hitit kralları pragmatist liderlerdi. Ola ki öküz uzaklaşmamakta inat ederse veya yolda ölürse önceden süslenmiş ve hazır bekletilen öküzler devreye sokulurdu. Böylece hastalık geri gelmeyecek şekilde uzaklaştırılmış olurdu…

**

Eski İstanbul

1845 yılında İstanbul’da kurulan bir vakıf, öksüz kızlara çeyiz hazırlardı. Mehmet Esat Efendi adında bir hayırseverin kurduğu bu vakıf, ihtiyaç duyulan sokaklara kaldırım yapmak, yollar açmak, iskeleleri onarmak gibi hizmetlerde de bulunurmuş.

Ayrıca kayıkçı, hamal gibi kimselerden olup artık çalışamaz durumda olanlara bir tür emekli maaşı bağlayıp onları düşkünlükten korurmuş. Eski İstanbul ne güzel ve sakinleri de ne naif ne güzel insanlarmış…

 

Bakmadan Geçme