15 TEMMUZ KALKIŞMASI BİR İŞGAL HAREKETİDİR (3)

İslam tarihinde münafıklar hiçbir dönem boş durmamışlardır. Peygamber asrında meydana gelen bir hadiseyi aktarmakla, 15 Temmuz kalkışmasının daha iyi anlaşılacağı kanaatindeyiz.

Mekke’de Ebu Cehil ve benzeri tipler, Medine’de ise Ebu Amir El-Fasık (bozguncu) gibileri Hz. Muhammed’in başarılı olmasını hiç istememişlerdir. Medine’deki Ebu Amir yandaşları kendisine Medine’de bir mescit yapmaları ve güçlerinin yettiği kadar silah ve mühimmat toplamaları için haber yollamış. Kur’an tabiriyle Mescid-i Dirar yapmak suretiyle faaliyetlerini bu mescitte yürütmesini istediler. Oda buna çok sevinerek Rum Kralı Kayser’e gideceğini ve oradan yardım, destek ve asker getirerek Hz. Muhammed’i Medine’den çıkaracağını düşünüyordu. Çünkü Ebu Amir Peygamber olmaya hazırlanıyordu. Esas niyeti peygamber olmaktı. Kendisi ise bir Hristiyan idi. Bugünkü tabirle “Bir paralel yapı oluşturmaya çalışıyordu”. Yapacakları zararlı mescitte Peygamber Efendimizin otoritesini zayıflatmak, Müslümanları dağıtmak ve Müslümanlar arasında dinsel bölücülük meydana getirmek için fiziki bir yapıya ihtiyaçları vardı. Ve bir mescit inşa ettiler. Bu mescidi yasallaştırmak içinde, Peygamber Efendimizi bu mescitte namaz kılması için davet ettiler. Peygamber efendimiz Tebük Seferi hazırlığında olduğu için sefer dönüşü orada namaz kılacağını onlara söyledi.

Bu olayı Kuran-ı Kerim’in Tövbe Suresi’nin (107 ile 110) uncu ayetinde öğrenmiş bulunuyoruz.

Bir de şunlar var ki, zararlı eylemler gerçekleştirmek, inkârcılıklarını pekiştirmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve resulüne savaş açmış kişi lehine fırsat kollamak üzere bir mescit yapmışlardır. “Amacımız sadece iyi bir şey yapmaktı” diye de yemin edecekler. Allah şahit, onlar kesinkes yalancıdırlar.

Orada asla namaza durma! Daha ilk günden takvâ temeli üzerine kurulan mescit ise namaz kılman için elbette daha uygundur; burada gerçekten arınmak isteyen adamlar vardır. Allah da arınmaya çalışanları sever.

Binasını Allah’a saygı ve O’nun hoşnutluğunu kazanma temeli üzerine kuran mı daha iyidir, yoksa binasını kaymak üzere olan bir uçurumun kenarına kurarak, onunla birlikte cehennem ateşine yuvarlanan mı? Allah hakkı çiğneyenleri doğru yola iletmez.

Onların kurduğu bina, yürekleri paramparça olmadığı (yaşadıkları) sürece içlerinde bir huzursuzluk kaynağı olmaya devam edecektir. Allah her şeyi bilmekte ve hikmetle yönetmektedir.”

Kuran-ı Kerim’de yapılan bu binanın ismi her ne kadar mescit ise zararlı eylemler gerçekleştirmek için yapılmıştır. Bundan dolayı adı Mescid-i Dirar konulmuştur. Kutsal değerlerin her dönemde istismar edildiği bilinen bir gerçektir.

Bu ayetin tahlilinde;

1- İnkarcılıklarını pekiştirmek

2- Müminler arasına ayrılık sokmak

3-  Allah ve resulüne savaş açmış kişilere lojistik destek sağlamak

4- Burada sadece amaçlarının iyi bir şey olduğunu pekiştirmek için Allah’ı şahit tutarak yemin etmeleri

Gibi günümüze ışık tutan eylem ve söylemleri dikkat çekmektedir. Allah’u Teala Peygambere orada asla namaz kılmamayı emretmiştir. İlk günde takva (samimiyet) üzerine kurulan mescidin daha hayırlı olduğunu bildirmiştir.

Bu ayetler indikten sonra bu zararlı mescit bizatihi peygamber efendimiz tarafından yıktırılmıştır. Belli bir süre sonrada Ebu Amir kahrından ölmüştür. Öldüğü kaynaklardan bildirilmektedir.

Bu olayın günümüze yansıması ise dikkat çekicidir. Mukaddes değerlerin istismar edilmesi her dönemde İslam toplumunda büyük yaralar meydana getirmiş  ve telafisi güç olan tahriplere sebep olmuştur.

15 TEMMUZDA ŞAHLANAN RUH

İslam düşmanları, Anadolu ve Türk dünyasında her dönemde kirli emellerine ulaşmak için planlı programlı faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu faaliyetler itikadi (inanca dayalı), siyasi, askeri ve iktisadi alanda olmuştur. Haçlı seferleriyle birlikte bozuk itikat sahibi olan çevreler, Anadolu’yu hedef seçmişlerdir. Tarihte İslam ümmetinin önderliğini Müslüman Türkler yapmışlardır. Bu unutulmamalıdır. En son askeri Haçlı seferi Çanakkale’dir. Çanakkale’den sonra İslam düşmanlarının ihanet planları ve stratejileri değişmiştir. Çanakkale savaşının sebeplerinin bir tanesi de Osmanlı’nın son dönemlerinde yetişmiş gençliğin imha edilmesidir. İki yüz elli bin yetişmiş gençliğin şehit olması, Osmanlının tabiri caiz ise elinin kolunun bağlanması anlamına gelmekteydi. 15 Temmuzdan önceki Safahatlarda Anadolu’nun garip guraba, fakir fukara zihinleri anne sütleri kadar ak ve berrak bir gençliğin istismarı söz konusu olmuştur. Yani Çanakkale’de uğradığımız zarar 15 Temmuzdan önceki yapılan faaliyetlerin zararları hiçbir zaman küçümsenemez. Elimizden bir gençlik kaydı.

Hiç unutmamak gerekir ki Çanakkale’deki ruh 15 Temmuzda da direnişe geçti. Seyit Çavuş’a 270 kiloluk top mermisini kaldıran ruh ile tankların altına kendisini atan ruh aynı ruhtur. Hiç unutmamak gerekir ki Anadolu baştan başa şehitliktir. Evliya yurdu, Şuheda burcudur.

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,

Müslümansız bırakma Allah’ım…

Cenabı Allah ülkemizi ve İslam alemini her türlü tehdit ve tehlikelere karşı muhafaza etsin.

Tebrik : ‘Van’ımızda 84. yıl yayın hayatına giren Vansesi (Van’ın Sesi) gazetesini tebrik ediyorum. Van’ımız için 84. Yıldır hizmetini aksatmadan devam ettiren gazetenin ilk kurucularına rahmet diler ve halen bu hizmetlerine devam eden başta Erdal Perihan beyefendiye ve ekibine başarılar dilerim…’

 

Bakmadan Geçme