GENÇLİĞİ BUNALIMA SÜRÜKLEYEN AKIMLARDAN: DEİZM

Deizm, vahyi kabul etmez. Peygamberlik müessesesini inkar eden batı felsefesinin bir ürünüdür.

Vahyi inkar eden, tanrıya inandığını iddia etse bile psikolojik olarak sadece kendisini kandırır. Vahyin nurundan mahrum olur. At gözlüğüyle konulara bakar, hakikati bulamaz. Bu da bilgi kaynağının eksikliğinden meydana gelir. Çünkü felsefeye göre bilgi kaynağı ikidir. Bu da akıl ve beş duyulardır.Halbuki islama göre bilgi kaynakları üçtür.

  • Doğru haber (Vahiy)
  • Aklı selim (Hasta olmayan akıl)
  • Beş duyu

Bu üç kaynaktan birisi eksik olursa gerçek bilgiye ulaşmak mümkün değildir. Peygamberler akla önem verir, tefekkürün nafile ibadetten daha hayırlı olduğunu belirtir. Tebliğ ettiği din akla uygun nakil dinidir. Kaynağı ilahidir. Bütün eşyanın yaratıcısı olan Allah, insanlığın mutluluğu için peygamberleri vasıtasıyla ilahi vahyi duyurmuştur.

Filozof ilahi vahyin tebliğcisi olan peygamberlere tabi olmadıkları için, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, saçını sakalını yolarsa yolsun kendilerini takip edenleri mutlu edememiştir. Bazı olumlu hizmetlerede mesai sarfetmişlerse de hakikati idrak edememişlerdir. Zaman zaman bazı kimseler felsefe ile dini karıştırmışlardır ve bu devam etmektedir. Dünya görüşlerini buna göre şekillendirmeye çalışmışlardır. Özellikle son yüzyılda böyle bir çaba içerisine giren çevrelerin bu çalışmalarının cahilce olduğunu düşünmek gaflet olur. Bu ve benzeri faaliyetler, düşmanlık ve art niyetten başka bir şey değildir.

Bu faaliyetlerden bir taneside kokuşmuş batı felsefesinin artıklarından, deizmdir. Dönem dönem bu akımları islam dünyasında hortlatan çevreler faaliyetlerine devam etmiş ve etmektedirler. 17. yüzyıldan itibaren islam dünyasında bahailik, babilik ve vahabilik hareketleri yanı sıra materyalizm, deizm, satanizm gibi felsefi akımlar, genç dimağların kalbini ve kafasını tahrip etmeye yönelik faaliyetler sürmektedir.

Peki deizm nedir?

Deizm peygamberlik müessesesini ve vahyi inkar fikri üzerine bir inanç(din) inşa etme faaliyetidir. Yani imanın altı esasından biri olan peygambere imanı inkar etmektedir. Halbuki yüce Allah, zatını ve sıfatlarını peygamberleri vasıtasıyla tanıtmıştır. Deist, tanrıya inandığını iddia edip, fakat peygamberi inkar edendir. Deistin inandığı tanrı hangi sıfatlara sahiptir. Peygamberin ve vahyin sıfatlarından bahsetmediği tanrı, sahte tanrıdır ve sahte mabuttur. Tanrıyı sevdiği iddia etmek ancak Peygambere tabi olmakla mümkündür. Allahü Teala peygamberine, Allah’ı sevdiğini iddia edenlere;  ‘’De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Al-i İmran 31) ayetiyle cevap vermesini emretmiştir.

Hiçbir filozof peygamberlerin insanlığa getirdiği ruh ve heyecanı getirmemiştir. İnsanlık tarihinde kendilerinden en çok bahsedilen şahsiyetler peygamberler olmuştur. En çok okunan kitaplarda vahiy eseri olan mukaddes kitaplar olmuştur. Bunlar tesadüfi olabilir mi?

Hiç unutmamak gerekir ki Allahü Teala tarafından seçilen peygamberlere bahşedilen mucizeler ilme ve bilime kaynaklık etmişlerdir. Örnek olarak Hz.Adem ve oğulları ziraat yapmışlardır. Hz.İdris elbise dikmeyi insanlara öğretmiştir. İlk gemiyi Hz.Nuh keşfetmiştir. Peygamberimiz Hz.Muhammed, önceki bütün peygamberlerin gösterdiği mucizelerin benzerlerini ve daha fazlasını göstermiştir. Mucizelerin her birisi insanlık adına bir ilme ve teknolojiye ışık tutmuştur. İnsanlara hedef göstermiştir. İnsanlığın sürekli hareket halinde olmasına, çalışmasına rehberlik etmiştir. Hz.Davud zamanında demir eritilmiştir. Hz.Süleyman  rüzgarı kullanarak iki aylık yolu bir günde katetmiştir. Bu bir bakıma hava araçlarını kullanmayı teşvik etmektir. Deniz aracı olan gemiyi keşfeden Hz.Nuh gibi. Hz.Musa’nın asasını yere vurup su çıkarması, yeraltı sularının çıkarılmasına işarettir. Hz.İsa tıp noktasında çok ileri hedefler göstermiştir.

Bir islam alimin ifadesi ile ‘’Her peygamber kendi zamanında, kendi mekanında her bakımdan insanların en üstünüdür. Hz.Muhammed ise bütün zamanlarda, bütün mekanlarda her bakımdan insanların en üstünüdür. Bütün insanlar bir araya gelseler, O’nu övmeye çalışsalar O’nu övemezler. O’nu yermeye çalışsalar, buna onların gücü yetmez.’’

Yine bir islam alimi ‘’ Allahü Teala, beşere verilen en üstün isim ve sıfatları Peygamber Efendimize vermiştir. O’na tabi olan bütün peygamberlere tabi olmuş olur. O’na vahyedilen kitap bütün semavi kitapların özü ve özetidir. O’nun tebliğ ettiği dinde geçmiş bütün ümmetlerin şeriatlerinde varolan, hatta meleklere ait olan ibadetlerde mevcuttur. Dolayısıyla O’na tabi olan, O’nun dinini kabul eden, O’na indirilen kitabı kabul eden bütün kitapları kabul etmiş olur.’’ buyurmuştur. ‘’Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.’’ (Ahzab 40)

Peygambersiz bir din tasavvuru aklende mümkün değildir. Bu ve benzeri akımlar özellikle gençliğe kurulmuş bir tuzaktır. Aklın dışında vahyi kabul etmeyen felsefenin tesirinde kalan yerlerde en fazla intihar vakaları ve akıl hastalarının olduğunu unutmamak gerekir. Yazımı Kemal Edip Kürkçüoğlu’nun Naat-ı Şerif’inin bir kısmıyla bitirmek istiyorum.

 

Ebediyyen sevecek cân onu cânân olarak
Şart-ı peymân olarak, hüccet-i îmân olarak

Tanırım ben yalınız Hazret-i Fahr'ür-Rusülü
Gönül iklîmine şâhenşeh-i zişân olarak

Yeter âyetleri Kur’ân'ın eğer lâzımsa
Rif'at-i zâtının i'lâmına burhân olarak

 

 

 

 

Bakmadan Geçme