Kripto Para Hukukuna Giriş: Kripto Varlıkların Ödemelerde Kullanılamaması

Kripto para yazı dizisinin önceki bölümlerinde kripto paraların farklı yönlerini ele almaya çalıştım. Bu yazımda ise kripto paraların/varlıkların hukuki boyutuna, özellikle aşağıda belirtilen yönetmelik çerçevesinde kripto varlıkların ödeme aracı olarak yasaklanması konusu üzerinde durarak, giriş yapacağım.

Ülkemizde 2021 yılına kadar kripto paralara ilişkin bir düzenleme yapılmamış ve bunlara yönelik işlemlerin doğuracağı muhtemel tepkilere dikkat çekilmekle yetinilmişti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 25 Kasım 2013 tarihli basın açıklamasında şu ifadelere yer verilmiştir:

“Bitcoin ve benzeri sanal paralar ile gerçekleştirilen işlemlerde tarafların kimliklerinin bilinmemesi, söz konusu sanal paraların yasadışı faaliyetlerde kullanılması için uygun bir ortam yaratmaktadır. Ayrıca Bitcoin, piyasa değerinin aşırı oynak olabilmesi, dijital cüzdanların çalınabilmesi, kaybolabilmesi veya sahiplerinin bilgileri dışında usulsüz olarak kullanılabilmesi gibi risklerin yanı sıra yapılan işlemlerin geri döndürülemez olmasından dolayı operasyonel hatalardan ya da kötü niyetli satıcıların suiistimalinden kaynaklı risklere de açıktır.” Ayrıca açıklamada Bitcoin’in herhangi bir resmi ya da özel kuruluş tarafından ihraç edilmediği ve karşılığı için güvence verilmediği vurgulanarak bunların 6493 sayılı Kanun  kapsamında elektronik para olarak değerlendirilmediği belirtilmiştir.

Devletin ekonomi konusunda yetkili siyasetçileri ve kurumları sonraki açıklamalarında da Bitcoin ve diğer kripto paralara temkinli yaklaştıklarını, gelişmeleri takip ettiklerini ve ilgili kurumların konuya ilişkin çalışma yürüttüklerini belirten çeşitli açıklamalar yapmışlardır.

2017 yılı sonunda o zamana kadarki tarihi zirvesine ulaşan kripto paraların çoğunun değeri, belirli dönemlerde yükselmeler yaşansa da, düşüşe geçmiş ve ancak 2020’nin sonunda yeni tüm zamanlar rekorunu kırmaya başlamıştır. 2021 Nisan ayında ise kripto paraların çoğunun değerinde tüm zamanlar rekoru kırılmıştır. Özellikle pandeminin başından sonra kripto paralardaki yükseliş geniş çevrelerde kripto paralara olan ilgiyi artırmıştır. Buna sosyal medyadaki etkileşim ve geleneksel medyanın ilgisi de eklenince kripto paralar herkes tarafından konuşulan bir fenomen hâline gelmiştir. Türkiye de kripto paralara en yaygın yatırım yapılan ülkelerden biri olmuştur.

Kripto paralara olan bu ilgiye elbette devlet de kayıtsız kalamazdı. Gerçekten kripto paraların merkezi bir muhatabının bulunmaması, piyasa değerlerinin aşırı oynaklık göstermesi, kayıt dışı bir ekonomi oluşturma potansiyeli, ülkeden paranın çıkmasına yol açabilmeleri, kötüye kullanıma elverişli olmaları, vergi sorunu, bunların günlük hayatta ödeme aracı olarak kullanılmasına ilişkin işletmelerin kurulması ve az sayıda da olsa insanların bunları ödeme aracı olarak kabul edeceğini duyurması, kripto paralarla ilgili dolandırıcılık vakalarının artması, bunların kullanımındaki riskler gibi nedenler bir reaksiyonda bulunmayı zaruri kılmıştır. Nitekim Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından “Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik” yayımlanmıştır.

Yönetmelik adından da anlaşılacağı üzere sert ve yasaklayıcı mahiyettedir. Yönetmeliğe ilişkin daha sonradan yapılan basın açıklamasında Yönetmeliğin yukarıda belirtilen bazı hususların vatandaşlar nezdinde doğuracağı muhtemel riskleri bertaraf etmeye yönelik olduğu belirtilmiştir.

Yönetmelik “kripto para” (“cryptocurrency”) kavramı yerine içeriğiyle uyumlu üst bir kavram olarak “kripto varlık” (“crypto-asset”) kavramını kullanmaktadır. Yönetmelik m. 3/f. 1’de de kripto varlık tanımlanmaktadır. Burada yapılan tanıma göre kripto varlık, dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıktır. Görüldüğü üzere tanımda kripto varlığın ne olmadığı üzerinden olumsuz bir tanımı yapılmıştır. “Dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji” ibaresiyle Blockchain ve Tangle teknolojileri gibi farklı teknolojileri kapsayacak şekilde bir tanım verilmiştir.

Esasen tanımda önemli olan husus, kripto varlıkların ödeme aracı/değişim aracı olarak nitelendirilmemesidir. Zira bu yönetmelik öncesinde de mevcut mevzuat ışığında kripto varlıkların sayılan diğer unsurlardan biri olarak nitelendirilemeyeceği tespit edilebilmektedir. 2019 yılında Prof. Dr. iur. Fatih Bilgili ile kaleme almış olduğumuz “Blockchain ve Kripto Para Hukuku” kitabımızda kripto paraların elektronik para, itibari para, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilemeyeceğini belirtmiştik. Bunların gayri maddi bir varlık olduğu da açıktır.

Kripto varlıkların ödeme aracı olarak nitelendirilememesi aslında adından da anlaşılacağı üzere Yönetmeliğin odak noktasıdır. Yönetmelik m. 3/f. 2’de de kripto varlıkların ödemelerde doğrudan ve dolaylı şekilde kullanılamayacağı ifade edilmiştir.

O hâlde hukuki işlemlerde kripto varlıkların bu yönetmelik öncesinde ve sonrasında ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.

Yönetmelik Öncesi Dönem

Yönetmelik öncesi kripto varlıkları ve bunların hukuki işlemlerde kullanılmasını yasaklayan özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla kripto varlıklara ilişkin işlemlerin mevcut mevzuat çerçevesinde yapılması mümkündür. Biz de buna dayanarak kitabımızda kripto varlıkları hukukun farklı dallarında (Eşya hukuku, borçlar hukuku, ticaret hukuku, medeni usul hukuku, icra ve iflas hukuku, miras hukuku gibi) ayrıntılı olarak değerlendirmiştik.

Yönetmelik öncesi kripto varlıklar kullanılarak yapılabilecek hukuki işlemlere örnek vermek gerekirse; kripto para karşılığında bir eşyanın elde edilmesi mümkündür. Kripto varlıklar hukuken para olarak nitelendirilmediğinden buna ilişkin sözleşme de Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 282 uyarınca mal değişim sözleşmesidir. Yine TBK m. 393 ve devamında düzenlenen hizmet sözleşmesi kapsamında kripto varlıkların ücret olarak ödenmesi mümkündür.

Kripto varlıklar, kural olarak, şirketlere sermaye olarak getirilebilmektedir. Bunlar para olarak değerlendirilmediğinden ayni sermaye olarak nitelendirilmelidir. Elbette kripto varlıkların getirilmesi her bir şirket özelinde ilgili hükümler kapsamında değerlendirilmelidir.

Bununla birlikte kanunlardaki bazı sınırlamalar kripto varlıklar için söz konusudur. Örneğin İş Kanunu m. 32/f. 1 ve 4 uyarınca işçinin asıl ücretinin ödenmesi para dışında bir şeyle kararlaştırılamaz ve yapılamaz. Bu nedenle kripto varlıklarla işçinin asıl ücreti kararlaştırılamaz ve ödenemez.

Kripto varlıkların satış sözleşmesine konu olup alınıp satılmasında ve bağışlama sözleşmesine konu olup bağışlanmasında da bir sorun bulunmamaktadır.

İktisadi değere sahip olan kripto varlıkların haczedilmesi ve miras yoluyla geçişi de mümkündür.

Görüldüğü üzere yönetmelik öncesinde kripto varlıklar hem hukuki işlemlere konu olabilen hem de değişim aracı olarak kullanılan bir varlık hüviyetindedir.

Yönetmelik Sonrası Dönem

Yönetmelikle birlikte kripto varlıkların ödeme aracı olmadığı ve ödemelerde doğrudan ve dolaylı şekilde kullanılamayacağı belirtilmiştir. Bu düzenlemeden kripto varlıkların bir değer olarak günlük ve ticari hayata getirilmesinin istenmediği anlaşılmaktadır. Düzenlemeyi somutlaştırmak ve yalın bir şekilde ifade etmek gerekirse yasak olmayan herhangi bir varlıkla herhangi bir varlığın hukuken değiştirilmesi mümkündür. Örneğin bir araba ile başka bir arabanın, elma ile portakalın vs. değiştirilmesi hukuken caizdir. Buna ilişkin sözleşme de, kural olarak, TBK m. 282 uyarınca mal değişim sözleşmesidir. Yönetmelik ile birlikte artık kripto varlıkların bu türden değişim aracı olarak kullanılması imkânı ortadan kaldırılmıştır. Yine hizmet edimi karşılığında kripto varlıklar ücret olarak ödenemez.

Öte yandan kripto varlıkların şirketlere sermaye olarak getirilmesi de artık mümkün değildir. Zira bir şeyin şirkete sermaye olarak getirilmesi, şirketler hukukuna ilişkin hakların edinimine dair bir “ödeme” olarak nitelendirilebilir. Yönetmeliğin amacını göz önünde bulundurduğumuzda kripto varlıkların şirketlere sermaye olarak getirilemeyeceğini söylemek gerekir.

Önemle işaret etmek gerekir ki Yönetmelikle kripto varlıkların alınıp satılması yani satış sözleşmesine konu olması yasaklanmamaktadır. İtibari paralar kullanılarak kripto varlıkların alınıp satılması hâlen mümkündür. Buradan hareketle yönetmeliğin kripto varlıkları, değişim aracı olarak kullanılamayan “emtia” olarak gördüğü ifade edilebilir.

O hâlde Yönetmelik sonrası dönemde de kripto varlıkların satış sözleşmesine konu olup alınıp satılmasında, bağışlama sözleşmesine konu olup bağışlanmasında, iktisadi değere sahip olan kripto varlıkların haczedilmesinde ve bunların miras yoluyla geçişinde bir sorun bulunmamaktadır.

Bakmadan Geçme