Ciltçilik Sanatı Zamana Direniyor

Van'da ciltçilik yapan İzci Ciltevi sahibi Mehmet İzci, insanların kitaplara eskisi kadar özen göstermediğini belirterek ciltçilik sanatını oğlu Murat İzci ile birlikte yaşatma mücadelesi verdiğini söyledi. Arşiv yapma geleneğinin unutulmaya başlandığını söyleyen İzci, teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin yazılı eserlerin yerini tutamayacağını belirtti.

 Burhan Ergin 
Elyazması ya da baskı ürünü eserlerin sayfalarını, kullanımını kolaylaştırmak, dış etkilerden korumak ve süslemek amacıyla bir araya toplayarak kapak geçirmek için yapılan işlemlerin tümünü kapsayan ciltçilik sanatı zamana direniyor.  Van'da ciltçilik sanatını oğlu Murat İzci ile birlikte yürüten Mehmet İzci,  nadide kitaplara eskisi gibi özen gösterilmediğini belirtti. 


"Ciltçilik sanatı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya " 
 Ciltçilik sanatını ilk olarak 1978 yılında Van'ın köklü gazetelerinden ancak kapanan İkinisan Gazetesi matbaasında çırak olarak çalışırken öğrendiğini söyleyen İzci, son dönemde teknolojinin gelişmesi ve bilgisayarın yaygın olarak kullanılmasıyla ciltçilik mesleğinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirtti. 
"Arşivleme eskisi kadar değer görmüyor" 
 Van da kendinden başka bu işi yapanın olmadığını belirten İzci, " Ben 1979 yılında İkinisan gazetesinde dağıtıcı olarak işe başladım. Daha sonra mürettip, matbaa ustalığı ve gazetenin sahibi rahmetli Nail Başıbükyük'ten ciltleme sanatını öğrendim. Çalışırken ustam işinizi her zaman doğru ve dürüstçe yapın, müşterinize verdiğiniz sözü yerine getirin tavsiyesinde bulunurdu.  Ustalarımdan öğrendiğim bu sanatı oğlum Ahmet İzci 'ye öğreterek bu sanatın unutulmasını önlemeye çalıştım. Halen Eski Büyük Cami (Ulu)  karşısındaki bir pasajda iş yerimde mesleğimi sürdürüyorum. Kur'an-ı Kerim, kitap, dergi, elyazması eserler, resmi ve özel defterler ile gazeteleri restore ederek ciltliyoruz.  Ciltlenen eserler çok uzun yıllar yırtılmadan muhafaza edilerek babadan oğula geçmesi sağlanıyor.  Ciltçilik sanatı emek ve sabır isteyen bir meslektir.  Bilgisayarın yaygın olarak kullanılması, belgeleme ve arşivleme anlayışının sonunu getirdi gibi görünse de yazılı eserin yerini hiçbir şey asla tutamaz. Yazılı eser el altındaki hafızadır.   İnsanlar okudukları kitap, dergi, gazete ve eserler dokunmak, kâğıdın kendine has kokusunu almak istiyor. Yazılı eserlere insanın sosyal yaşamını olumsuz etkilemiyor. Ciltçilik arşiv kültürünün önemli parçasıdır. Ancak arşivleme anlayışına eskisi kadar önem verilmemesi ciltçilik sanatına olan ilgiyi azaltmıştır maalesef.  Bu işten para kazanmak  her geçen gün zorlaşıyor Ama ben ve oğlum bu sanatı Van'da yaşatmaya devam ediyoruz" şeklinde konuştu. 


"Van'da ciltçilik yapan bir tek ben kaldım"
Yazılı eserlere ciltlemeyle ömür ve değer değer kazandırıldığını söyleyen Mehmet İzci," Biz yıpranmaya yüz tutan, dağılan tüm yazılı eserleri özenle ve emekle onararak yeniliyoruz. Yeni baskısı bulunmayan bir asrı aşan kitapları forma halinde dikiyoruz. Yaptığımız işlem matbaalarda yapılan hazır ciltlere göre daha dayanıklı oluyor.  Zaman içinde bozulan hazır ciltler gibi tutkal ile ciltleme yapmıyoruz.  Cilt ustası olarak bizim yaptığımız ciltleme yeni ciltlere göre daha dayanıklı oluyor. Müşterilerimiz dağılan kitaplarını ciltleme sonrası gördüklerinde çok mutlu oluyorlar.El emeğine dayalı geleneksel meslekler arasında yer alan ciltçilik sanatını Van'da yapan bir tek ben kaldım.   Yaptığımız sanatta el emeği, göz nuru var. " diye konuştu. 


"Her çeşit ciltleme yapabiliyoruz"
Cilt sanatının inceliklerini anlatan Mehmet İzci, "  Cilt sanatının geçmişi yüzyıllar öncesine dayanır. Bir mecmua veya kitabın yapraklarını dağılmadan ve sırası bozulmadan bir arada tutabilmek için yapılan koruyucu kapağa cilt (cild) denilmektedir. Ciltleme sanatının isimi de buradan gelmektedir.  Ciltleme sanatının her aşamasında emek var. Sayfaları dağılmış veya dağılmak üzere olan eser eşit aralıklarla forma sırtlarına testereyle, dikim için iplerin geçirileceği oyuklar açılır. Alt ve üst formaların üstüne 2 beyaz kağıt (forma büyüklüğünde ve ikiye katlanmış olarak) konur. Böylece formalar dikime hazırlanmış olur. Dikim ipleri gerilmiş tezgaha, yarıklarına oturacak biçimde ayarlanarak, yerleştirilir. Her ip üstünden bir tur geçecek biçimde dikim yapılır (böylece, kitabın bir bütün olarak cilt gövdesi hazırlanmış olur). Dikilen sırta biçim vermek için yapıştırıcı (tutkal) sürülüp, üstü ince bez ya da kâğıtla örtülür. Dikim iplerinin boşta kalan uçları püsküllendirilip, formalar üstüne konan iç kapağa yapıştırılır. Kuruyan sırta biçim verilmesiyle ve formaların kapak takılmadan önce sırt dışındaki üç kenarının kırpılmasıyla, kitabın cilt gövdesi, sırt uçlarına "başlık" dikilerek hazır duruma gelir. Sonra, cildin "kapaklanma" işlemine geçilir. Cilt kapakları deri, mukavva, bez, ipek olabilir. Bazı ciltlerde, bu malzemelerin ikisi bir arada kullanılır. Müşterinin isteğine göre her çeşit ciltleme yapabiliyoruz "dedi. 


"Ciltleme sanatını yaşatmaya devam edeceğim" 
 Mehmet İzci, "Eskiden resmî kurumlar, okullar, bankalar,  şirketler ciltlemeye gelirdi. Çok yoğun çalıştığımız günler olurdu. Şimdi bazı kurumlar kuruluşlar, öğrenciler, kitap tutkunları, yazılı eserlerine önem veren kişiler ciltleme için geliyor.  Ciltler deri aplike, deri röliyef, lake, yarım deri-cilt bezi, yarım deri-ebrulu veya batsikli, sunî deri, kâğıt kaplı yapabiliyoruz. Ciltleme sonrası kurşun hareleri tek tek elle dizerek yazılarını yaldız baskısını yapıyorum.  İş yerimde bulunan insan gücüne dayalı ciltlemede kullandığımız aletlerin çoğu yüz 200 yıllıktır.  Allah sağlık verdiği, talep olduğu sürece bu sanatı yaşatmaya devam edeceğim" diye konuştu.   

Vansesi Özel Haber

Bakmadan Geçme