'Eski Van şehri ve Vanlılar burnumda tütüyor'

Şüphesiz şehirleri şehir yapan esas unsur insanlardır. İnsanlar yaşadıkları şehirleri, şehirlerde insanları şekillendirir. Zamanlı zamansız vefat ederek şehirlerden çekip gidenlerin anıları, anlatımları zamanında yazıya, sese, görüntüye alınmamış ise kendileriyle birlikte toprağa gömülüyor. Yaşadığı şehirle ilgili sözü, izi bulunan ve halen hayatta olan insanlarımızla konuşarak birikimlerini ölümün elinden almaya çalışıyoruz. Vanlı esnaflardan Şeref Koç ile esnaflık, anıları ve özlemi duyulan Van üzerine konuştuk. ( 2 )

Ropörtaj İkram Kali

Pasajda esnaflar arasında sorun yaşanır mıydı? 

Benim karşımda plak ve bant stüdyosu olan, radyo ve pikap tamiri de yapan Mehmet Bağdatlı’nın dükkânı vardı. Ünlü sanatçıların yeni çıkan plakları geldiğinde plağı pikaba koyar sesini açar müzik sesi pasajdan duyulurdu. Esnaflardan kimse bu sesten rahatsız olmazdı. Çünkü komşumun mesleği oydu. Mehmet Bağdatlı’nın babası sizin de dayınız olan Mecit Balak Hoca ile de çok iyi dostluğumuz vardı. Kendisi müezzinlik yapar, kuran dersleri verirdi.  Van’ın Cumhuriyet dönemi ilk ustalarından olan rahmetlinin elinden hersey gelirdi. Mozaik, fayans döşemesi, mihrap, hamam, kara fırın yapardı. Eskiden mezar taşlarını el emeği ile o yapardı. Esnaflar arasında hiçbir sorun, tatsızlık yaşanmadı. Karşılıklı hoşgörü, sabır, güven, dayanışma ve dostluk her şeyin önündeydi. 

Esnaflar arasında dostluk, güven, samimiyet dediniz. O dönemler bu değerler nasıldı?  

Eskiden Van’da dostluk, kardeşlik havası vardı, ama şuan kimse kimseyi tanımıyor, kimse kimseye güvenmiyor.  Ticari ahlak da, güven de bozuldu. Esnaf müşteriye, müşteri esnafa güvenemiyor. Esnaf, esnafa yardımcı olmuyor maalesef. Bizim zamanımızda yardımlaşma dayanışma vardı. Esnaflar olarak birbirimize kardeş gibi yardımcı olurduk. Hiç unutmam bir gün esnaf arkadaşım Terzi Selahattin Aslanoğlu ödemesi olduğunu söyledi. Allah şahit ya o gün benim de ödemem olduğu halde kasadaki bütün parayı kendisine verdim. Sıkıntısını gidererek hemen paramı ödedi. Başka gün komşumun vergi ödemesi vardı. Borç istedi verdim. Ay sonu benim ihtiyacım oldu bende gidip başkasından borç aldım. Esnaflar arasında böyle bir dayanışma vardı. Herkes birbirine destek olur, güvenirdi. Müşterilerde esnaflara çok güvenirdi. Hiçbir zaman müşterilere kazık atmayı kimse aklından geçirmezdi. Gözü gönlü tok olan esnaflar fahiş fiyata mal satmayı ayıp, günah sayardı.  Allah haktır hiçbir gün müşterilerimizden şikâyet almadık. Bazen eski müşterilerimle karşılaşıyorum geçmişteki o günleri anarak teşekkür ediyorlar. Şimdi maalesef esnaflık da güven de kalmadı.   

Esnaf dayanışmasıyla ilgili, sizi etkileyen, unutamadığınız olay yaşadınız mı?   

Bakın bir gün Turgut Güleryüz, Ahmet Güldal ile beraber İstanbul’a mal almaya gittik. Ben oğlum Enes’e çek defterimi çantama bırakmasını söyledim. Çünkü İstanbul’dan mal alırken çek veriyordum. İstanbul’a gittim, malları aldım sıra çek vermeye gelince çantamda çek olmadığını gördüm. Oğlum çek defterini çantaya bırakmayı unutmuş, Telefon açtım oğluma çeki hemen göndermesini söyledim. Ama esnaflara çek vermem lazım. O zamanlar Fevzi Şengül beyle çok samimiydim. Kardeş gibiydik. İstanbul da dükkânına gidip oturdum. Bana neden dalgın olduğumu sordu. Mal aldım fakat çekimi Van’da unuttuğumu söyledim. Hiç tereddüt etmeden kasasından çek defterini çıkardı ve 3 çek kesip al bütün borçlarını öde geri kalan varsa onu da ben öderim, kendine sakın sıkıntı yapma dedi. Ben bunları anlatırken şimdi gözlerim doluyor. Allah Fevzi beyden razı olsun. Peki, şuan böyle bir esnaf var mı? O zamanki dostluklar şimdi yok. Şuan her şey maddiyata çıkara bağlanmış;  paran varsa adam yerine koyarlar yoksa adamdan saymazlar. Yine bir gün İstanbul’a mal almaya gittiğimde Fevzi beyin dükkânına uğradım. Sekreterine Fevzi Bey burada mı diye sordum. Burada fakat çok dalgındır dedi. Nedenini sordum. Arabası ve telefonunun çalındığını söyledi. Neyse içeri girdim keyfini sordum. Arabasının ve telefonunun çalınmasından dolayı moralinin bozuk olduğunu söyledi. Bende Sirkeci gibi bir yerde beyaz eşya üzerine büyük bir mağazasının olduğunu, Allah’ın kendisine yeni arabanın daha iyisini vereceğini söyleyerek moral verdim. Çalınan malını kim götürmüşse Allah’ın yanına bırakmayacağını anlattım. Fevzi Bey psikolojik olarak rahatlayıp moral bularak bana hak verdi ve teşekkür etti. Şimdi İstanbul’da maşallah çok güçlü ticaret erbabıdır.   

Geçmişte resmi bayramlar , Van’ın 2 Nisan Kurtuluş Bayramı olduğunda Cumhuriyet Caddesi kadar Alçekiç Pasajı’da hareketlenirdi. O günleri anlatır mısınız?   

Geçmişte Van’da resmi bayramların heyecanına, lezzetine,  coşkusuna doyamazdık. Vilayetin önünde askeri bando konser verir, gece fener alayı geçerdi.  O gün kadın erkek çocuk en şık elbisesini giyer sokakta caddede bayram havası olurdu. Kurtuluş Bayramı tabi bir başka olurdu. Tüm iş yerleri, kurumlar bayrak asardı. Caddede geçiş töreninde vali, belediye başkanı, garnizon komutanı araçla halkı selamlardılar. Esnafların, sanatkârların, otobüslerin geçişi halkın sevincine dönüşürdü. Vatandaşlarda ellerindeki bayraklarla resmi bayramları aileleri ve çocuklarıyla birlikte kutlardı. Çevre köylerden bayram için halk şehire gelirdi. Van’da o zamanlar bayramlar bambaşkaydı. Esnaflar bayramlarda dükkânlarını kapatır resmi bayramları izlerdi. Günümüzde o bayramlardan eser kalmadı.  

Terzilik mesleği Van’da her zaman önemli bir yere sahip olmuş. Ünlü terziler kimlerdi?   

Eskiden Van’da konfeksiyon yoktu. Herkes takım elbise diktirirdi. Terzilik mesleği geçmişte Van’da meşhurdu. O zamanlar çok insana elbise diktim. Hepsi de diktiğim elbiseleri çok beğenirdi. Bir elbiseyi dikerken, 4 sefer prova yapardık. Elbise dikmeyi Terzi Fehmi’den öğrendim. Kendisi terziliği çok iyi yapardı. Kumaşçılar çarşısında kazanılan para Cumhuriyet Caddesinde yoktu.  Osman Bey gibi bir yerdi. Esnaflar çok iyi  ticaret yapardı. Rahmetli Şamil Perihanoğlu çok iyi bir terzi ustasıydı. Ben bir müddet onun yanında çalıştım. Hakikaten insanlar sanatına hayrandı. Ben Avukat Eski Belediye Başkanı Şadan Dinçer’e elbise diktim. Şadan Bey elbiseyi çok beğendi. Van’da geçmişte terziler de çok şık giyinirdi. Şuan maalesef arkadaşlarımdan kimse kalmadı. 

Eski insanlara, temizliğe,  geleneklere, dostluklara ve esnaflığa özlem duyuyor musunuz?   

Eski Van şehri ve Vanlılar burnumda tütüyor. Çok muhterem güzel insanlar vardı. Van’ın eski kültürü, dostluğu, kardeşliği geleneklerini arıyoruz. Maalesef kültürümüz korunmuyor, yaşatılmıyor buna çok üzülüyorum.  Geçmişteki Van’ın insanlığını, dostluğunu, güzelliğini çok özlüyorum. Eskiden herkes evinin kapısını açık bırakırdı. Hırsızlık olayları pek yaşanmazdı. İnsanlar bir lokma ekmeğini komşusuyla paylaşırdı.  Geçmişte Müslümanlar ve Ermeniler komşu yaşarlardı. 1915 Ermeni isyanı Rus işgaliyle her şey yerle bir oldu Van büyük acılar, zor günler yaşadı. Müslümanların muhacirlik sonrası yaptıkları iki katlı, birçoğu cumbalı olan çok sayıda kerpiç evleri vardı. Bunların büyük çoğunluğunun 1945 zelzelesinde yıkılmasıyla tek katlı eve dönüştürüldüler. Edremit’te de Bulgar muhacirleri kalırdı ama şuan onlardan kimse kalmadı.  Müstakil evlerde odun, tezek, çam kepeği yakardık. Çam kepeğini Bayram ustadan alırdık.  Eskiden şimdiki gibi kalorifer, kömür gibi bir yakacak yoktu. Odun yakılır kömürü mangala çekilir ve kürsünün altına bırakılırdı. Herkes de o kürsünün etrafına toplanarak ısınırdı. O kadar sıcaklık verirdi ki hemen uykumuz gelirdi. Oturma gecelerinde hikayeler darbı meseller anlatılırdı. Pazar günleri ailemizle birlikte İskele ’ye, Edremit’e pikniğe giderdik. Bisiklet sürerdik. 

Bisikletleri kim satardı? 

Van’a ilk Rap marka bisikleti getgiren Yaşar Doğu’dur. Bir tane bisiklet ben aldım, bir tane Cemal Perihanoğlu, bir tane hafız Remzi aldı. O zamanlar Rap bisiklet bugünün Mercedes arabası gibiydi. 70 yaşına kadar kullandım, ondan sonra torunuma verdim. O zamanlar bisikleti olanlar bugünün Mercedes’i gibi heyecan yaşardı. Her zaman halimize şükrederdik. O zamanlar huzur vardı şuan her şey var ama huzur yok. Van’da eskiden terbiye töre vardı. Bir büyük geldiği zaman herkes önünü ilikler, ona saygı gösterirdi. Şuan otobüs de dahi yaşlılara yer verilmiyor. İnsanlar bozuldu. Üzüntü verici olaylarla karşılaşıyorum.   

Halk kültürüyle ilgili geçmişte hangi etkinlikler yapılırdı?   

Ben o zamanlar küçüktüm. Van’ın düğünlerinde rahmetli Faik Eren Bey dizinde keman çalardı. Sefer ile Yasin def çalar şarkı söylerdi. Oynarken “Memelerin egende/ Birbirine değende/ Keşke orada olaydım/ Annen seni dögende” Van türküsünü okurlardı.  Düğüne gittik, keman, def ve dümbelek çalarlardı. Eskiden evlerde oturma gecelerinde toplanıldığında evin büyüğü hikaye, darbı mesel anlatırdı. Herkes can kulağıyla dinlerdi. Fotoğrafçı Abdul Dayı vardı. Çok meşhurdu. Bayramlarda fındıkla milav oynardık. Abdul Dayı sokaktan geçtiğinde herkes önünü ilikler ve saygı gösterirdi. Çoğu zaman elini öperdik bize tırtırlı bir kuruş veya iki buçuk kuruş verirdi. Dünyalar bizim olurdu. O zamanlar tırtırlı iki buçuk kuruşla biz üç kardeş tıraş olabiliyorduk.   

Bugünkü Van’ın değişimini, görünümünü nasıl değerlendiriyorsunuz?  

Van son zamanlarda çok güzelleşti. Edremit Kız Kalesinden Van’ı izledim. Hakikaten Van bambaşka bir şehir olmuş, olumlu yönden çok gelişmiş, Edremit’te yapılan sahil bandı adeta insanı büyülüyor. Van hem havasıyla hem insanlarıyla yaşanacak bir şehirdir. Bütün vilayetleri aşağı yukarı gezdim. Van gibisi yok. İlla Van, illa Van. Van’da yaşayanlar Van’ın kıymetini bilsinler. Bakın İskele’ de arsam vardı. Yıllar önce satıp Bursa’da dükkân satın aldım. Beş yıl boyunca kiraya verdim ve tek kuruş alamadım. Sonunda zararına satarak memleketime geri döndüm. Burada 3 daire satın aldım.  Van’da yaşamaktan mutlu oluyorum, heyecanlanıyorum. Pasajda eski dükkânımızda ticarete oğlum Enes devam ediyor. Bende ara sıra yanına gidiyorum.  
Vansesi aracılığıyla okurlarımıza neler söylemek istersiniz?   
Şehrimizin tarihi, kültürü, gelenekleriyle ile ilgili bildiklerimi, duyduklarımı, anılarımı çocuklarıma torunlarıma sürekli anlatıyorum.  Bütün büyüklerin bildiklerini küçüklere, gençlere anlatması yararlı olur. Küçükler ve gençler de memleketlerinin tarihini, kültürünü merak ederek araştırmaları ve okumaları gerekir. Bunlar çok önemlidir. Doğduğumuz büyüdüğümüz ve yaşadığımız şehrimizi, mahallemizi iyi tanımamız ve tanıtmamız lazım, yoksa memleketinizde yabancı gibi yaşarsınız. Tanıyan tanımayan herkese sağlıklı, huzurlu günler diliyorum. Önemli bir görev ve iş yapıyorsunuz.Sohbet için teşekkür ederim.  

Ben teşekkür ederim Şeref abi.

Bakmadan Geçme