Hastalık gelmeden, sağlığın kıymeti bilinmiyor

Ömer Gündüz
HASTALIK GELMEDEN, SAĞLIĞIN KIYMETİ BİLİNMİYOR
İnsanoğlunu kimi doğduğu vakit sağlıklı, kimi sakat veya deli olarak dünyaya gelmektedir. Hayatımızı sağlıksız bir şekilde yaşamak veya ömür boyu sakat kalmak gibi bir sıkıntıyı hiç bir insan kendi iradesi ile istemiş değildir. Ancak Rabbimiz kader dediğimiz alın yazısına neyi yazmış ise onu görmekte ve ona razı olmaktayız. Bundan dolayı sağlıklı ve mükemmel bir beden ile dünyaya gelmiş ve bu güne kadar da böyle yaşamaya devam ediyorsak, gerçek manada Allah'a ne kadar şükretsek azdır. Çünkü hayata sağlıksız veya sakat bir insan olarak gelen yada sonradan farklı bir takım olaylarla sağlığı bozulan insanlardan herzaman bir sıfır önde hayata başlamış ve sağlık nimetiyle o kişilerden daha farklı bir konumda yerimizi almış olmaktayız.
O zaman bu mükemmel nimetin farkına vararak her daim hastaları ve düşkünleri hatırlamalı; onları bu sebeple sık sık ziyaret etmeli ve hayır dualarını almalıyız.
Hasta ziyareti sünnettir. Hastanın bakacak kimsesi yoksa hastaya bakmaksa, vacib-i kifaye olur.
Hadis-i Şerifte buyuruluyor ki: Müslümanın, Müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selamını almak,
 hastalanınca ziyaret etmek, cenazesine gitmek, davetine icabet etmek, aksırıp da elhamdülillah
dediği zaman, yerhamükallah demektir. (Müslim)
Bununla birlikte yine sağlık denen bu mükemmel nimet karşısında, Rabbimize kulluk görevimizi
harfiyyen yerine getirme konusunda tereddüt göstermemeli ve bu görevimizi eksiksiz bir şekilde
yerine getirmeliyiz.
- Getirmeliyiz ki hastalık gelmeden, sağlığın kıymetini idrak edelim.
- Rabbimize en büyük şükür edasını gerçekleştirelim.
- Sağlıklı bedenin zekatını hakkıyla verelim. Yüce Allah ayeti kerimede: 
Baldırların açılacağı (işlerin zorlaşacağı) ve kâfirlerin secdeye çağrılıp da gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir halde buna güç yetiremeyecekleri günü (Kıyamet gününü) düşün. Halbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar(ve buna yanaşmıyorlar)dı. (Kalem/ 42-43)
Ayrıca mübarek Ramazan ayının idraki içersindeyiz. Yine bu ayı bir fırsat bilerek, öncelikle yakın akrabadan başlayarak hasta ziyaretleri yapalım ve evimizdeki bazı nimetlerimizi onlarla paylaşalım ve onların derdi ile dertlenelim. Çünkü Müslümanın bu şekil bir davranışı hem akraba ve eş dost arasındaki husumetin kalkmasına, muhabbetimizin artmasına sebep olacak, hemde onların o kötü ve çaresiz hallerini gördüğümüzde, kendi mevcut durumumuza şükretmeyi, en kötü durumdan iyi bir sonuç çıkarmayı idrak etmeye sebep olacaktır. 
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim Allah rızası için bir arkadaşını ziyaret eder veya bir hastaya geçmiş olsun ziyaretinde bulunursa, bir münadi ona şöyle nida eder: "Dünya ve ahirette hoş yaşayışa eresin. Bu gidişin de hoş oldu. Kendine cennette bir yer hazırladın." (Kaynak: Tirmizi, Birr 67, -2009)
Bir diğer hadiste Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: "Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten
dönünceye kadar cennet meyveleri arasındadır." (Kaynak: Müslim, Birr 40, (2568); Tirmizi, Cenaiz 2, -967)
 Osmanli Devleti'nin onuncu sultanı, İslam Halifelerinin Yetmisbesincisi olan Kanununi Sultan
Süleyman 'ın bu mühim sözü, bizlere en büyük öğüt olmalıdır:
''Halk içinde muteber bir nesne yok Devlet gibi,
Olmaya Devlet cihanda bir nefes sihhat gibi''.
Selam ve dua ile...
[email protected]

Bakmadan Geçme