B.Vanspor'a Coşku Gerek!

Ligin başlamasına   az bir zaman kala, henüz ilk maçın oynanacağı stat bile netleşmemişken, ilin futbolu adına, geleceğe dair umutlu bir şeyler yazmak gerçektende zor. Büyük  deprem felaketin ardından yavaş yavaşta olsa normale dönmeye başlayan şehre, iddialı bir takımın ateşleyeceği coşkulu bir seyirci, sosyal dinamizm katacaktır. Ne var ki yine zorlu bir grupta mücadele edecek B. Vanspor'da heyecan yok gibi. Hazırlık maçları hiçbir zaman ölçü olmasa da, kamp süresince iç açıcı hiç bir skor elde edemeyen takımımız, dileriz ve umarız ki tüm gücünü lige saklamış olsun.
Yeni genel sekreter Necdet Takva'nın ''takımı tüm şehre mal edeceğiz'' çıkışı yerinde bir karardır. Ancak; Takva'nın bu çağrısının mevcut şartlarda çok anlamlı ve bir o kadarda zor olduğunu da kabul etmek gerek… Zaten B.Vanspor'da eksik olanda budur; yani B. Vanspor'a coşku, birlik  beraberlik  gerek. Bu da ancak tüm kurumları ve kurullarıyla, herkesin elini taşın altına koymak kaydıyla, özveride bulunduğu bir zihniyetle mümkün olur.
 Bunun örneğini geçmişte yaşamıştık. Bize lazım olan işte o ruhu yakalamak ve o hedefe bizleri inandıracak lider yöneticileri bulmaktır. İlk olarak 1993-94 Yılında Süper Lige yükselme başarısını gösteren Vanspor'un, amatör lige düştükten sonra belediyenin gayreti ile yeniden bizlere armağan edilen bu takımın, hedefine ulaşması için öncelikle o coşkuya ihtiyacı var…
Doksanlı yıllar Türkiye'nin, daha doğrusu Doğu ve Güneydoğunun en sancılı dönemleriydi. Bölgede tam bir kaos ortamı yaşanırken, ''Van Doğunun Gülen Yüzüydü''. İster seversiniz ister sevmezsiniz o dönemin Van Valisi Mahmut Yılbaş, göreve gelir gelmez Van'ın sosyo-ekonomik yapısından, kültüründen, tarihinden, coğrafyasından çok etkilenmiş ve yıllardır ihmal edilen bu şehrin, pırıltısını ortaya çıkarmak için kolları sıvamış, kentsel heyecanla fevkalade işler başarmıştı.
 O yıllarda Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü ve aynı zamanda da Vanspor'un Basın Sözcüsü, Türkiye Spor Yazarları Derneği Van Temsilcisi olan, Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni İkram Kali'nin de Vanspor'un 1. Lige yükselmesinde tanıtımında,  kuramsal yapılanmasında büyük katkıları olmuştu. Sayın Kali  Vanspor'un sosyal  gücünü değerlendirerek ilk olarak tüm Türkiye'ye yayılmış olan, özellikle büyük şehirlerdeki Vanlıları bir araya toplamaya gayret etmişti. Böylece il dışındaki Vanlılar, Van'ı her alanda tanıtmaları, bir araya gelmeleri, Van için her projede onlarında bulunmasını sağlamak için bir Van lobisi oluşturmayı o  dönem  başarmıştı. Bu amaçla, büyük şehirlerdeki bütün Van Dernekleri vasıtasıyla, Vanlı olduğu bilinen hemen hemen tüm Vanlı ailelere mektuplarla ulaşılmış, meselenin özü anlatılmış, bunlarla yetinmeyerek  ardından bölgemizde ve ilimizde ilk defa  tek  başına  3  kez   Erzurumspor, Elazığspor, Bingölspor, Sarıyerspor, Şekerspor, Petolofisispor, Siirtspor  ve Vanspor gibi  güçlü takımları Van'da bir  araya  getirerek  'Türkiye  Spor  Yazarları  Doğu Kupası'  turnuvaları  düzenlemişti.
Diğer  yandan tüm Vanlıların memleketlerine sahip çıkmaları, duyarlı olmaları istenirken, diğer yandan medyanın ilgisi de Van'a çekilmeye çalışılmıştı. Derken bence  Vanspor adına tarih yazan bu ekip dünyanın en birleştirici unsuru olan sporu doğru ele almış, bu doğrultuda o yıl 1991-92 sezonunda küme düşme potasında çekiştiği Hatayspor'la, attığı tek bir gol fazlalığı sayesinde son anda 2. ligde tutunan Vanspor'u 1. lige çıkarmayı düşlemişlerdi...
Evet, gerçekten o dönem için bu erişilmez bir düştü. Fakat inanmak başarının yarısıdır diyerek yola çıkılmıştı bir kere. Bir yandan Van'la ilgili lobi faaliyetleri her alanda sürdürülürken, diğer yandan Vanspor'a da kaynak arayışına hız verilmişti. İlk olarak Vali Yılbaş, sınır ticaretinin önünü açmış, her yapılan alışverişten Vanspor'a belli bir bağış kesilmesini sağlamıştı. Ardından tüm kamu çalışanlarından, gönüllerinden ne koparsa bağış toplanmaya çalışılmış, köy korucularından bile katkı sağlanmış, hatta taşıt emisyon pullarından komisyon alınmıştı.
Bir anda küçümsenmeyecek bir gelire sahip olan Vanspor'da, başarılı sonuçlarda üst üste gelmeye başlayınca, Vanlıların takıma desteği çığ gibi büyümüş, herkes adeta bir yarış halinde bağışlarla, yardımlarla bu güzelliğe katkıda bulunmuştu. Birlik ve beraberliğin en şahane örneklerinin sunulduğu bu dönem, Van'a altın çağını yaşatmıştı. O döneme kadar şenlik, fuar, nedir bilmeyen Vanlılar, Vanspor'un da destansı bir mücadeleden sonra 1. lige çıkmasıyla birlikte adeta heyecan mutluluk patlaması yaşamıştı.
Kentin üzerindeki ölü toprağı kalkmış, herkes bu kültürel ve sosyal faaliyetlerin tadını çıkarmaya başlamıştı. Ve tabiî ki ulusal medya da Van'daki bu olan biteni daha fazla görmezlikten gelememiş, artık Van, tv'lerin haber, magazin ve spor programlarının vazgeçilmez bir fenomeni olmaya başlamıştı. Vali Yılbaş'ın mayası tutmuştu. Şimdi bu mayanın yoğrulması gerekiyordu. İlk olarak kentte atıl durumda bulunan; Vanet, Vanyün, Vantekstil, Vansüt gibi fabrikalar acilen ayağa kaldırılmış, yeniden kâr eden kuruluşlar haline getirilmişti. Aynı zamanda bu fabrikalar tek tek Vanspor'a sponsor olarak değerlendirilmişti.
Şu anda formasına reklam bile bulamayan B. Vanspor'a nispet, yıllarca Vanet, Vanyün gibi şirketlerin reklamını taşırken çok ciddi gelirlere sahip olmuştu Vanspor. Yılbaş, bununla da kalmayıp üşenmeden tek tek esnafları dolaşmıştı. Vanspor'un kent için esnaflar için ne denli önemli olduğunu anlatarak, her esnaftan bağış toplamıştı. En parlak dönemini yaşayan Vanspor, ligde Fenerbahçe'yle birlikte nadir borçsuz kulüplerin başında geliyordu. Ayrıca, yerel medyada desteklenmiş, seyircinin takımı sahiplenmesi ve başarılarına konsantre olması için çok etkili bir şekilde kullanılmıştı. Tüm maçların, antrenmanların hatta saha içinin ambiyansı bile seyirciye yansıtılmıştı. Böylece her anından haberdar olan halk, takımını adeta çocuğu gibi sahiplenmişti.
Artık hayal bile edemediğimiz yıldızlar, Vanspor'a seve seve geliyorlardı. Herkesin çekindiği dişli bir kulüp halini almıştı Vanspor. Bu durum inişli çıkışlı bir grafik seyretse de Vanspor, Türk futbol tarihinde iz bırakmıştı. Halen Vanspor deyince insanların aklına Avni Aker'deki Trabzonspor galibiyeti, unutulmaz Fenerbahçe zaferi veya Vanspor'u tekrar 1. lige çıkartan efsane hoca Rıdvan Dilmen akıllara gelmektedir.
Tüm bunlar ileriyi gören akıllı yöneticilerin, birlik ve beraberlik gösteren halkın, esnafın, sivil toplum kuruluşlarının dayanışması ile gerçekleşmişti. Ve artık Van modeli adını almıştı bu oluşum. Ardından Erzurum, Elazığ, Malatya, Siirt ve Diyarbakır gibi şehirlerde bu modeli uygulamış ve başarı sağlamışlardı.
Buraya kadar anlattığımız şeyler gerçekten bir rüya gibi gelip geçti. Şimdi bu rüyayı tekrar gerçeğe dönüştürmek, o coşkuyu yeniden yakalamak, acaba mümkün müdür? Geldiği günden beri çok farklı bir görüntü çizen Sayın Valimiz Münir Karaloğlu'nun, halkla kurduğu sıcak diyalog biz Vanlılarda çok olumlu izlenimler bırakmaktadır.  Yıllardır özlemini çektiğimiz, halkla iç içe olacak, onlara yakınlık gösterip esnafından işçisine, köylüsünden kentlisine, her kesime duyarlılık gösteren,  alışılmadık ölçüde sıcak yaklaşan Sayın Valimizi saygı ve minnetle takip ediyoruz.
Bu bağlamda Sayın Valimizden, eski zamanların özlemini çok derinden hissettiğimiz bu günlerde, ilimizin medar-ı iftiharı olan Van'ın adını taşıyan takımımıza da gereken yaklaşımı göstereceğini umuyoruz. Bu kulübü bir daha kaybetmeye hiçbir Vanlının gücü ve tahammülü kalmamıştır. Sayın Valimizin en büyük mülki idareci olarak, birleştirici çağrılarıyla tüm Van halkının, esnafın, sivil toplum kuruluşlarının kenetleneceğine inanıyoruz, sabırla bekliyoruz…

vanhaber, van haber, van, haber
erdal orman, vanspor, coçku, destek

Bakmadan Geçme