Serbest misiniz, bağlı mı?

İnsan beyni saniyede 600 birimlik bilgiyi hafızaya kaydetme, işleme ve programlama kapasitesine ve becerisine sahiptir. Bu da dakikada 3600, saatte 2.160.000 ve günde 51.840.000 bitlik (bilgisayar alan birimi olarak 1000 bit = 1mb) alan demektir.

Peki bu alanı ne kadar kullanabiliyoruz? Buna cevap vermeden önce şunları da bilmekte fayda var diye düşünüyorum….

Serbest hafıza “ruhun şimdiki ve geçmiş yaşamlarına ait her şeyin kaydedilmiş olduğu, serbest şuurun bildiği ve kullandığı hafıza” olarak tanımlanır. Görüşe göre, insanın beyin organına bağlı olan ve klasik psikolojide hafıza adı verilen “bağlı hafıza” ile “serbest hafıza” kıyaslandığında aralarındaki farklar şöyle açıklanabilir:

“Bağlı hafıza”nın beyne bağımlı durumda çalışan ve geçici bir hafıza olmasına karşın, serbest hafıza fiziksel beden veya onun bir organı olan beyin olmadan da mevcudiyetini sürdüren, perisprital ve ebedi (kalıcı) bir hafızadır.

Olayların yarım yamalak bir biçimde, beyinde saklanmasıyla nitelenen “bağlı hafıza”nın unutma denilen olgudan kendisini kurtaramamasına karşın serbest hafıza, ruhun, yaşadığı tüm olayları bir daha kaybetmemek üzere kendisinde ebediyen muhafaza etmesine yarayan bir yetenektir.

Şimdi günümüz insanında serbest hafıza ve bağlı hafıza arasında ki iletişim koparılmışsa; her şeyi bilen ve kaydeden tarafta devre dışı kalmış demektir…Devre dışı kalan ve saniyede 600 birimlik alanı kullanamayan insanlık var demektir.

Peki aradaki iletişimi ne koparıyor? Maalesef ki öğretiler…Çocuklarımızı yetiştirirken onlara verdiğimiz kalıplar…Düşünün ki serbest hafıza ve bağlı hafıza arasına çocuklukta söylenen her kalıp bir perde çekiyor. Perdelerle dolan aradaki alan arasındaki iletişim kopuyor. 600 birimlik alan devre dışı. Net olmayan perdelerden sızan görüntülerle yapılan kayıtlarda neler yapılabilirse ancak o kadar eylem, beceri ve program yapılıyor. Peki bu perde kalıplar neler birlikte bakalım mı?

“Sen küçüksün yapamazsın”

“sen bunu beceremezsin, elleme”

“salak mısın çocuğum, o öyle yapılmaz”

“ayyy demedim mi sana koşma düşersin diye”

“o bardağa elleme kırarsın”

Bunlar en basit söylenen kalıplar. Bunların daha fecileri de var. Peki bunların olumlu olanlarını görmek ister misiniz?

“Sen şu an küçüksün, bunu tek başına yapabileceğin zamana kadar sana yardım etmeme izin verir misin?

“Senin bunu becerebileceğini biliyorum, o güne kadar sana yardım edebilir miyim?

“Sen akıllı bir çocuksun, şu şekilde yapsan daha iyi olabilir mi?

“Çok hızlı koşarsan düşebilirsin?”

“O bardağı daha dikkatli tutabileceğini biliyorum?

Olumlu kalıpları verdiğiniz çocuklarınız serbest hafıza ve bağlı hafıza arasında iletişimi koparan düşünce kalıplarından özgür, geniş düşünebilen ve kendine güvenen bireyler halinde büyürler.

Bu bilgileri öğrenmeden önce yetiştirdiğim oğlum ve bu bilgilerden sonra yetiştirdiğim kızım arasında ki farkları gördükçe ne kadar önemli olduklarını görüyorum. Bu demek değildir ki oğlum öyle kalacak. Tabi ki hayır öğrendiğim tekniklerle oğlumun eski kodlamalarını “o izin verdiği kadar” değiştiriyoruz ve inanın işe yarıyor.

En basitinden Oğluma ben sana kullandığım bu eski cümlelerle önünü kapatmışım doğrusu buymuş aslında, özür dilerim senden demem bile yeterli gelebiliyor.(Lütfen deneyin çocuklarınıza)

Kızıma gelince kendini kolay ifade edebilen, yeteneklerini kullanabilen ve istediği şeylerde kararlı ve kişiliğini ortaya koyabilen bir çocuk. Oğlum ise benim ilk rehberim ve onunla gurur duyuyorum. İçine kapanık bir genç olmasının yanında çok olgun ve bir o kadar da çocuk ruhlu bir yapıya sahip.(Bu çalışmalardan ve ona karşı olan davranışlarımı düzelttikten sonra ki hali)

Bu yazımda rüyalardan uzak bir yazı yazmış olmama rağmen, biliyorum ki çocuklarınızın rüyalarını dinlerseniz; onlarda ki tıkanıklıkları kendi gözleminizle çok daha kolay algılayabilirsiniz. Çünkü onların rüyaları “serbest zihin” ile “ bağlı zihin” arasında ki kopmaları gösterir.

Geleceğe güvenle bakan çocuklar yetiştirmek dileği ile…

Günün Rüyası: Merhaba Derya hanım. Rüyamda eski okulumdayım ama öğretmenimin yüzünü göremiyorum. Lisedeki matematik öğretmenin olduğunu düşünüyorum. Tahtada bir problem çözüyorum ve öğretmenin kızıyor, “bu hatayı nasıl yaparsın, senden beklemezdim” diyor. Çok üzülüyorum. Sonra birden iş yerimde buluyorum kendimi ve bir proje üzerinde çalışıyorum. İş arkadaşım Esin (benim bölümümden değil) yanımda ve ofisin çaycısı Ali bey geliyor bana “bu gün çayınızı nasıl içersiniz?” diyor. Rüyam bu kadar. Anlam veremedim bir türlü. Matematik öğretmenimi de çok severdim. Bana hiç böyle kızmamıştır ayrıca. Yorumlarsanız sevinirim.

Rüyanın Analizi: Merhaba Pelin hanım. Şu anda üzerinde çalıştığınız projeniz her ne ise onu mükemmel yapmaya odaklanmışsınız ve bunun içinde kendinizi fazlasıyla strese sokmuş durumdasınız. Matematik öğretmeniniz size hiç kızmamış olabilir ama sizin yanınızda başka bir öğrenciye kızmış olması bile bunu sizin kendi üzerinize almanıza ve durumdan pay çıkarmanıza sebep olabilir ki öyle olmuş gözüküyor. İş arkadaşınız Esin’in isim anlamı; esinlenmek ilham almak ve Ali’nin anlamı; yüce, ulu, yüksek demek. Yani rüyanın ikinci kısmı sana şu an neden ilham alman gerektiğini söylüyor. Eskiden senin öğrendiğin kalıp düşünce mükemmeliyetçilik olabilir ama şu an ilham kaynaklarını kendin belirle ve bu günkü çayını nasıl içeceğine sen karar ver diyor. Çay içmek keyfi bir şeydir ve işini yaparken keyif alarak yap diyor.

Rüyalarla ve Sevgiyle kalın

 

 

Bakmadan Geçme