8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ!

                                   

Büyük şair Nazım Hikmet Bulutlar Adam Öldürmesin adlı şiiri analarla başlar:

Analardır adam eden adamı
aydınlıklardır önümüzde gider.
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.

Kin ve nefrete hayata bakış felsefelerinde özenle koruyanların inadına Nazım'ın su gibi duru şiirlerinde emekten, alın terinden, sevgiden, birlikten ve sömürüye karşı direnmeden söz edilir.

Kadın, Nazım Hikmet'in şiirlerinin baş tacıdır.
Korkunç ve mübarek elleri,
İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız,
Avradımız, yârimiz.
Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
Ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen
Ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
Ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki 
Ve karasabana koşulan
Ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak,
Ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar.
Bizim kadınlarımız.
Her yıl 8 Mart'ta kutlanan Dünya Kadınlar Gününün öyküsü anımsayalım.
New York'ta 8 Mart 1957 yılında yaklaşık kırk bin dokuma işçisinin çalıştığı tekstil sektöründe daha iyi iş koşulları için grev başlar. Grevin olduğu bir tekstil fabrikasında fabrikaların kapılarını kapatan polis emekçi kadınların direnişi sona erdirmelerini ister. Çıkan yangın sonucunda kilitli kapıların ardındaki kadınlardan 129'u yanarak can verir.
1910 yılında Danimarka'nın Kopenhag kentinde Uluslar arası Sosyalist Kadınlar konferansında 1957 yılındaki olay kınanır, o olayın olduğu 8 Mart tarihinin Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasına karar verilir.
Türkiye'de Dünya Emekçi Kadınlar Günü ise 1921 yılında kutlanmaya başlandı ve ardından gelen yıllarda ise kutlamaların yapıldığı salonlardan insanlar sokaklara, meydanlara taşarak kitlesel hale getirildi.1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" olarak görkemli biçimde kutlandı. 12 Eylül 1980 Askeri darbesinin olduğu ve ardından gelen dört yıl Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanamadı. Ancak o yıllara rağmen kadının direniş ruhu unutulmadı izinsiz toplantılarla gün illegal olarak anıldı.
Bilindiği gibi dünyada en çok zulüm gören kadınlardır. Dövülen, taciz uğrayan, tecavüz edilen...
Dünya istatistiklerine göre zorla fuhşa zorlanan kadın sayısı yaklaşık 700 bin ile 4 milyon arasındadır.
Raunda'da 1994 yılındaki iç savaşı ve soykırımı sırasında tecavüze uğrayan kadınların sayısı 250 bin ile 500 bin arasındadır.(O vahşetin baş sorumlusunun Fransa olduğu tarihin kanlı sayfalarında belgedir.)
Hala dünyanın özellikle az gelişmiş coğrafyasında yaşayan nüfusa kaydı yapılmamış kadınlar bulunmakta. Bu kadınlar ya fuhşa zorlanmakta veya kadın doğdukları için satılmakta ya da öldürülmektedir.
Türkiye'de ki töre cinayetlerinin baş aktörü kadındır. Çocuk yaşta satılan veya kocaya verilen kadın sayısı hiç de azımsanmayacak boyuttadır. Medyadaki haberlerin en az trafik kazaları kadar olanı kadına şiddet içerikli olandır.
Evlilik öncesi gençlerin eğitimi düşüncesiyle çalışma başlatan Kadından Sorumlu Bakan Fatma Şahin'in çabası karanlık içinde mum yakmak kadar önemlidir. Çünkü kadına kişiliğini kazandıracak, özgürlüğünün farkına vardıracak tek yol eğitim yoludur.
Geçtiğimiz gün bir yetkilinin önerisi de dikkat çekiciydi. Kadına şiddet uygulayan erkeğin şiddet eğilimli ve hasta olduğu düşünülerek gözlem altına alınarak tedavi edilmeli önerisini eğitimin önemini işaret ediyordu.
Kadına şiddettin artmasındaki en önemli gerçeklerden biri yapanın yanında yaptığının kar kalmasıdır. Görmezden gelinmesi ve tedavi edilmeden kendi haline bırakılmasıdır. Bu tip orangutanlar şiddet tiryakisidir. Yapmayacağım deseler bile bir süre sonra şiddet uygulamaya devam ederler.
Bugün mistizm kokan basın içinde hala kadını erkekten farklı değerlendiren, kocasına ikinci ve üçüncü bir eşi alacak kadar basiretini kaybetmiş kadın yazarlar var. Asıl rehabilitasyondan (iyileştirilmeden) geçirilmesi gereken insanlar bunlardır ve bunlar gibi aklı melaikelerini kaybeden zavallılardır.

Şair Nazım Hikmet:
"Sizi de bir ana doğurmadı mı?"Dizesiyle adeta haykırıyor.

Kadını aşağılayanlara... Kadını cinsel bir obje olarak görenlere... Kadını kum torbasına çevirenlere... Kadını din adına köleleştirenlere.
Sahi, bu ülkede kadının özgürleşmesi kiminle başladı?
Kim kadına kadın olduğunu hissettirdi?
Seçme seçilme hakkını yasalaştırdı?
Sosyal hayatın en değerli varlığının kadın olduğunu gösterdi?
Kim?
O'nu tanıyorsunuz...
Hani unutturulmaya çalışılan O!
Bu düşüncelerle tüm dünya emekçi kadınlarının günü kutlu olsun!

Bakmadan Geçme