Şimdi bizim oralar...

BRÜKSEL-Ne yönüne ve neresine bakarsanız bakınız gurbet kokuyor buralar. Bir ısınma duymuyor, bir koku almıyorsunuz yaşadığınız andan...

Taşıtlar sessiz bir ırmak  gibi akıyor caddelerden. Bir klakson sesi duyası geliyor insanın inanınız. Tabii ki alışkanlığın payı var bunda...

 İnsanlar bir büyülenmiş gibi sanki... Gelip geçiyorlar yanıbaşınızdan... Hadi, bana demesinler, ama birbirleriyle de  pek samimi değiller gibi... Selam yok, sabah hiç... Hep iş, hep iş...  Koşuşturma...

Yurduma da geldi bahar, buralara da... Ama burada bahar da yalnızlığını yaşıyor güncel yaşamda... Kurulu yaşam düzeninde insanlar, baharı hafta sonlarında parklarda  çiçek açan ağaçlardan anlayabiliyor. Kirazlar, erikler, vişneler duvak giymiş  ak gelin  olmuşlar. Kimi evlerin bahçelerinde laleler ve de çeşitli çiçekler selamlıyorlar baharı ama...  Yalnızlıkları,  sevilmedikleri duygusunu yaratıyor belki de onlarda... Oysa, sevilmeseler öylesine nadide vazolara mı konulurlar. Ortada sadece  koşuşturmaktan kaynaklanan bir yaşamda insanların doğaya yeterli zaman ayıramamadan kaynaklanan bir durum var. O kadar... Yoksa insan niçin sevmesin baharı, renk-renk çiçekleri?

XXX

Hey gidi benim memleketim... Dağına, taşına kurban olduğum... Ne güzeldir şu günlerin... Baharın... 

Biliyorum, ne sevda dolu aşk türküleri söyleniyor şimdi, dağında, bayırında kim bilir. Fındığın "çokça" olacağının ilk işareti sevda türküleri olarak en çok bahar günlerinde  söylenir şimdi bizim oralarda:

"Sarmaşuk bibilleri yiyeyim hau dilleri

Aştı yeşil yapraklar tam sevdaluk günleri."

İnsanın içini ısıtan, enerjisine güç katan daha nice türküler eşliğinde bellenir, kazılır dağ yamacındaki tarlalar... Eskiden ekilen-biçilen tarlalar bu denli küçülmemişti. Yasaların getirdiği/koyduğu hükümlerle ölen Atalardan kalan tarlalar bölüne-bölüne artık herbiri avuç içi gibi alanlar olmuş... Varsın olsun... Avuç içi kadar tarla da olsa, benim ya... Bu da bir başka sevdasıdır benim insanımın. Satmaz, elden çıkarmaz, baba yadigarıdır, ayrıca.

XXX

Neresinden bakarsanız bakınız, Kuzey Yarı Küre'de  doğa yeni bir başlangıç yapıyor gelen baharla birlikte... Bu, doğanın değişmeyen kuralı... Keşke insanlar da bu denli düzene kaptırabilseler kendilerini... İnsanlar insanlarla, tüm yaratıklarla sevgide yarış yapabilseler... Böylece "Kuzey Yarı Küre'de çağdan çağa süregelen öfkeler, savaşlar böylece bitse ve dinlense Kuzey Yarı Küre...

Kuşkuluyum... Çünkü daha önceki savaşlar bu yarı kürede  başladı. Diliyorum, dünya barışı da bahar sevdasıyla gelsin  ülkelerimize/ insanlarımıza...

Bakmadan Geçme