'Amerika'nın artık bahanesi kalmadı'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'ABD’ye DAEŞ’le mücadele için bin 800 ılımlı muhalif isim verdik. Bu insanlar mücadeleye hazır. PYD devletine müsaade etmeyecekler. Bunlar yetişmiş insanlar bir kısmı Arap, bir kısmı Türkmen. Bu insanlar şu anda mücadele için her şeye hazırlar. Dolayısıyla ABD’nin artık bahanesi söz konusu olamaz' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de ılımlı muhaliflerden oluşan bin 800 kişilik bir ekibin DAEŞ’a karşı savaşmaya hazır olduğunu ABD Başkanı Obama’ya ilettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD ziyaretinin son gününde beraberindeki gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Erdoğan özetle şunları kaydetti:

- PYD-YPG konusunda ABD, Türkiye’nin istediği yöne doğru yaklaşıyor mu?
 PYD ve YPG konusunda ilk zamanlara kıyasla daha iyi bir noktadayız. Obama, Kerry ve Biden ile yaptığımız görüşmelerde Türkiye’nin güneyinde PYD/YPG yapılanmasına izin vermeyeceğimizi söyledik. O bölgede DAEŞ’le mücadele için ABD’ye bin 800 isim verdik, 600 isim daha vereceğiz. Bunlar yetişmiş insanlar; bir kısmı Arap, bir kısmı Türkmen. Bu insanlar şu anda mücadele için her şeye hazırlar. Dolayısıyla ABD’nin artık bahanesi söz konusu olamaz. Zira karada her şeylerini ortaya koyan bahsettiğimiz insanlar, orada bizim için varlar. Bunlar, DAEŞ ve diğer terör örgütlerine karşı her türlü desteği vermeye hazırlar. Ilımlı muhalifler bunlardır.
Biden ile de Kerry ile de konuştuk; onlar da bir PYD devletine müsaade etmeyeceklerini söylüyorlar. O bölgede farklı bir yapılanmaya tevessül eden olursa kararlılığımız bellidir.

- Obama ile Suriye’de bundan sonra neler yapılabileceğini konuşurken, uçuşa yasak bölge gündeme geldi mi?
Geldi. Kendisine söyledim: ‘O bölgeyi illa o ölçülerde tutmak şart değil, daha da büyütmek mümkün’ dedim. ‘O bölgede gelin 500’er metrekarelik alanlar içinde konutlar yapalım’ dedim. Bu konuyu Merkel’e de açtığımı söyledim. Ne var ki damağa değecek bir şey varsa hiçbiri buna yanaşmıyor. Bir 3 milyar Avro, daha sonra bir 3 milyar Avro daha denildi. Peki, geldi mi? Gelmedi. Zaten, ‘ba’de harabi Basra’, gelse ne olur? Bunlar zamana oynuyorlar.

Mesela 2.5 milyonluk nüfusa sahip olan Musul’a DAİŞ 5 bin kişiyle hükmediyor. Bizler, 5 bin DAEŞ’liyi halledemiyor muyuz? Bunu Obama’ya söyledim. Bu işi halledersek, orada yeni bir süreç başlar; Musul halkı kendini bulur. Etraftaki Ramadi, Ambar gibi vilayetlerdeki halk da Musul’u örnek alarak kendilerini bulabilirler. Yeter ki onlara güç verelim, destek verelim. Mesela Peşmergeler, bir güç buldular DAEŞ’i Sincar’dan derdest ettiler.

- Obama, basın özgürlüğü ve demokrasi konularında eleştirilerini dile getirdi. Bunları size de bizzat ifade etmiş olduğunu söyledi. Değerlendirmeniz nedir?
Gıyabımda o tür bir açıklama yapıldığını duyunca üzüldüm. Sayın Obama ile görüşmemizde sorduğunuz konular gündeme gelmedi. Kaldı ki bizler daha önceki telefon görüşmelerimizde, basın üzerinden konuşmak yerine, karşılıklı konuşmanın daha faydalı olacağını da konuşmuştuk. Eleştiri ile hakareti birbirinden ayırmak lazım. Burada kanaat önderleriyle buluşmamda, kendilerine bunu örneklerle izah ettim. Türkiye’deki bazı gazetelerde, Cumhurbaşkanı için ‘katil, hırsız’ biçiminde manşetler atılıyor. Bu hakaretleri yapan gazeteler ve dergiler, halen yayın hayatına devam ediyor. Türkiye’de diktatörlük olsa, o tür yayınlar nasıl yapılabilir? Hakaret ve tehdide Batı’da da müsaade edilmez. Daha geçenlerde Obama’yı Facebook üzerinden tehdit eden biri tutuklandı. Merkel’e Almanya’da biri benzer bir şey yaptı, yine ceza aldı. ABD yasaları başkana tehdidi 5 yıla kadar hapisle cezalandırıyor. Bu örnekler, Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelerden de verilebilir. Obama, görüşmemizde bu konuları gündeme getirmiş olsaydı, tüm bu örnekleri önüne koyar, bunları ona da söylerdim.

- ABD kendi ülkesindeki bariz olaylara rağmen niçin Türkiye’ye karşı basın ve ifade özgürlüğünü baskı unsuru olarak kullanıyor?
Bu salonda sizden önce kendileriyle bir araya geldiğim kanaat önderleriyle de Adalet Bakanlığımızın açıklamasını paylaştım. Dinlediklerinde söyleyecek sözleri kalmıyor. ‘Ülkenin cumhurbaşkanı bunların çoğunun terörle bağlantılı olduğunu açıklıyor, peki bu durumda biz neyi savunuyoruz’ diyemiyorlar. Üst akıl dediğim olay da bu zaten. Üst akıl, Türkiye üzerinde oyun oynuyor. Türkiye’yi bölmek, parçalamak güçleri yeterse yutabilmek. Son olarak Diyarbakır’da 7 kardeşimiz şehit oldu. Ama burada Türkiye’deki saldırılara değinenler bir iki kişi. Lahor’a değinen de sadece bir kişi oldu. Diğerleri Paris ve Brüksel’deki saldırıları konuşmakla yetiniyor. Bunun görmezden gelinmesi kabul edilemez.

- Paralel yapının başı ABD’de yaşıyor. Bu mevzu gündeme geldi mi görüşmelerde?
Kanaat önderleriyle konuşurken gündeme getirdim. Sayın Obama’yla görüşmemde gündeme getirmedim. Daha önce birkaç kez söylediğim için tekrar söylemeye gerek görmedim. Arkadaşlarımız, Kerry ve Biden’a müteaddit defalar söylediler zaten.

YENİ ANAYASA

Önce halka sonra Meclis'e

- Bu yıl bir anayasa referandumu bekliyor musunuz?
Hükümetin çalışmaları biz de takip ediyoruz. AK Parti, benim başbakanlık döneminde bu konuda geniş bir çalışma yapmıştı. Cumhurbaşkanlığı olarak sadece bir katkı mahiyetinde bizim de yaptığımız bir çalışma var. Halkımızın bunu gündemde tutması, tartışılması tabii ki çok önemli. Halkın gündemine getirmeden parlamentoya getirmek sıkıntılı olabilir. İktidar partisinin yeterli vekil sayısı yok. Ancak gizli oylama söz konusu olabileceği için temennimiz 330’un yakalanabilmesidir. Referanduma götürüldüğünde halktan kesinlikle onay alacağına inanıyorum.

- İsrailli mevkidaşınız ile geçenlerde bir telefon görüşmeniz oldu. İlişkilerin normalleşmesi ne zaman gerçekleşir?
Taksim’deki olay insani ve vicdanı bir olaydır. Bizim bundan dolayı bir başsağlığı dileğimiz oldu. İsrail Cumhurbaşkanına yazılı bir taziye mesajı göndermiştim. Kendileri telefonla döndüler, o görüşme o şekilde gerçekleşti. İsrail’le ilişkiler konusundaki üç şartı da hatırlattım.

- Türkiye-Rusya arasındaki yumuşama sinyalleri geldiğinden söz ediliyor?
Temenni ederiz ki bahsettiğiniz türden yumuşamalar olur ve aramızdaki sıkıntıları aşarız. Ancak henüz o noktada değiliz. Rusya, Washington’a alt düzeyde bir temsilci bile göndermedi.

- Genelkurmay paralel sızmalara asla izin verilmeyeceğini açıkladı. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
Türk Silahlı Kuvvetleri en güzel cevabı vermiş. İlave söze gerek yok! 

Bakmadan Geçme