Seçimin Sonucunu Arada Kalanlar Belirleyecek?

Seçimin sonucunu CHP ile HDP arasında kalanlar belirleyecek

HDP Seçim Strateji Merkezi’nde de görev alan Erdem Yörük  yaptıkları çalışmayı ve  genel tabloyu   Evrensel'den Serpil İlgün'e değerlendridi.HDP barajı geçecek mi? 

7 Haziran’a bir hafta kalmasına rağmen soruya gönül rahatlığı ile “evet” yanıtı verilemiyor. HDP için derde derman olacak destek kimlerden gelecek? CHP’den mi, gençlerden mi, Alevilerden mi, güvenliği konusunda en fazla tereddüt duyulan yurtdışı oylardan mı? 

Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erdem Yörük’e göre HDP’yi bıçak sırtı pozisyondan iç ferahlatıcı oranlara taşıyacak destek, CHP’li seçmenden gelecek. HDP’ye sunulan bu destek, CHP’yi de AKP karşısında güçlendirecek. Yörük, HDP’ye yönelimleri komplo teorileriyle engellenmeye çalışılan CHP’lilerin tereddütlerini gidermek için, doktorasını Johns Hopkins

Üniversitesi’nde tamamlayan, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik, Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde yarı zamanlı öğretim üyesi olarak görev yapan (aynı ad ve soyadını taşıyan) matematikçi Erdem Yörük’le birlikte bir çalışma yaptılar. 

HDP Seçim Strateji Merkezi’nde de görev alan Erdem Yörük’ten, hem yaptıkları çalışmayı hem de genel tabloyu değerlendirmesini istedik ve aslına bakarsanız 8 Haziran’ın yanıt vereceği sorular yönelttik!

Seçim sürecinin başlarında yüzde 14 olarak ifade edilen kararsız seçmenlerin oranının yüzde 4’lere indiği ama tercihlerinin hâlâ çok kritik etkide olduğu söyleniyor. Önce, kararsızlar derken nasıl bir profilden bahsediyoruz ve sizce de tercihleri belirleyici olacak mı? 
Belirleyici değil, çünkü bence kararsızlar zaten karar veremedikleri için sandığa gitmeyecekler. Son bir haftaya girildi ve kararlarını verecekler verdi diye düşünüyorum.

HDP’ye oy verme konusunda kararsız olanların profili için ne söylersiniz peki? Kararını veremeyenler ağırlıkla, ilk kez oy kullanacak olan 1 milyonun üzerindeki gençler mi? 
Ben HDP’ye oy verme konusunda gençlerden çok, daha önce CHP’ye oy vermişler arasında kararsızlığın olduğunu düşünüyorum. Çünkü gençlerde zaten HDP’nin oy oranı diğer yaş gruplarına göre daha yüksek. 

O halde diğer grupları da analiz etmenizi rica edelim ve Kürtlerle başlayalım. Verilere bakınca, Kürtlerin 7 Haziran tercihleri için ne söylersiniz?
Kobani öncesinde Kürtlerin yüzde 50’si AKP’ye, yüzde 40’ı HDP’ye oy verirken; şu an yüzde 60’ı HDP’ye, yüzde 30’u AKP’ye yönelmiş durumda. Yani AKP’den HDP’ye yüzde 20’lik bir geçiş var. 

Din/Diyanet tartışması bir hasara yol açmadı mı? 
Muhakkak etkileri olmuştur ama çok geri gitmeler olduğunu düşünmüyoruz çünkü Kürtlerin AKP’den kopup gelmesinin asıl sebebi Kobani, Roboski ve çözüm sürecinde AKP’den duyulan tatminsizlik. Dolayısıyla Diyanet meselesinden dolayı, “Ben AKP’ye geri döneyim” diyen bir kitle yok. Orada zihinsel bir kopuş var çünkü. AKP tabii ki bundan faydalanmaya çalıştı, haftalardır da buna oynuyor ama çok etkilediğini sanmıyorum. Tersine, Erdoğan’ın Kuran’ı eline alıp sallamasının özellikle Kürdistan’da çok büyük rahatsızlık yarattığını biliyoruz. Dolayısıyla, Diyanet/din meselesi ile Kuran birbirini nötrlemiş diyebiliriz. 

Aleviler açısından nasıl bir tablo görüyorsunuz? Gerek seçim bildirgesi, gerekse gösterilen adaylarla yüzünü HDP’ye dönmesi beklenen Aleviler bu beklentiye ne kadar yanıt verecek? 
Benim gözlemim Alevilerden çok ciddi bir kopuş olmadığı yönünde. Aleviler CHP’de kalmaya devam ediyorlar. 

Neden olmadı?
Bunun çok tarihsel, kültürel sebepleri var. HDP olarak bütün seçim sürecinde en büyük riski Diyanetle ilgili olarak Alevilik konusunda almamıza, en açık siyaseti, en cüretkar, en büyük demokratik açılımı yapmamıza rağmen Aleviler CHP’de kalmayı tercih ediyor gibi gözüküyor. Demek ki olay daha uzun vadede gerçekleşecek. Ben objektif olarak biliyorum ki Alevilerin özgürlüğü HDP’dedir. Ama bu anlayışın gerçekleşmesi, o güven ilişkisinin kurulması için biraz daha vakte ihtiyaç olacak. CHP’nin ön seçim yapması, bunun sonucunda Alevi aday oranının artmış olması gibi sebeplerle Aleviler CHP’de kalmayı tercih ediyorlar. İlerde, umarım bu durumu değiştirebiliriz. 

‘HDP, AKP’yi dışarıdan destekleyecek’ propagandası, daha çok Aleviler üzerinde mi etkili oldu sizce?
Olabilir. Aleviler ve orta sınıflar diye iki kümeden oluşan bir tabanı var CHP’nin. Bunlar kesişen kümeler tabii. Herhalde orta sınıflardaki AKP korkusu, Alevilere göre daha düşük seviyelerde. Sanırım komplo teorileri, orta sınıflara daha az nüfuz edebiliyor. Aleviler daha tedirgin. Daha az risk alabiliyorlar sanırım. 

MATEMATİKSEL OLARAK CHP VE HDP’NİN ÇIKARLARI ÖRTÜŞÜYOR 

Matematikçi Erdem Yörük’le birlikte, HDP’ye oy vermenin CHP’ye de yarayacağı tezini güçlendiren bir çalışma yaptınız. Bazı yorumcular, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Biz Kızılay değiliz” açıklamasının HDP’ye oy vermeyi düşünen CHP’lilerin en azından bir bölümünde etkili olduğunu söylüyor. Sizi bu çalışmaya yönelten temel saik, CHP’lilerin HDP’ye oy vermeme eğilimine girmiş olmaları mı? 
Temel saikimiz şuydu; 7 Haziran’da Kürtler stratejik tercihlerini AKP yerine HDP’den yana yaptı. Böyle olunca artık HDP’nin kaderini belirleyecek olan ve hâlâ ciddi şekilde kararsız olan kesim CHP ile HDP arasında olan insanlar. Bu insanların kafasında bir sürü soru işareti vardı ve bu sorular seçim süreci boyunca farklı farklı aşamalar geçirdi. Evvela matematiksel gerçekliğin, yani HDP barajı aştığı zaman meclis aritmetiğinin nasıl olacağının anlatılması gerekiyordu. HDP barajı aştığında AKP yaklaşık 45 ile 55 arasında vekil kaybediyor. AKP yüzde 42-43 alırsa farklı sonuçlar çıkıyor ama takriben başkanlık sınırından koalisyon sınırına doğru AKP’yi indiriyor. Yani çok ciddi bir zarar veriyor AKP’ye. Ya da tersten barajı geçememek, AKP’ye hiç hak etmediği bir fayda sağlıyor da diyebiliriz. AKP belli bir oyu gasbederek hükümeti zor kurabilecekken, HDP’nin barajı geçememesiyle başkanlığı geçirebilecek duruma geliyor. Dolayısıyla bu matematiksel gerçekliğin anlatılması gerekiyordu ve anlatıldı. İnsanların kafasında bu önemli bir motivasyon oluşturdu. Ancak daha sonra arka arkaya gelen komplo teorileri ve çeşitli söylentiler, bu motivasyon üzerinde etkiler bıraktı. 

‘AKP ile anlaştılar’ gibi mi?
Evet, “AKP ile anlaştılar ve karşılığında da bir şeyler almak için bunu yaptılar” dendi. Bunun saçmalığı HDP kampanyası başlar başlamaz ortaya çıktı. İkincisinde yine anlaşma argümanı üzerinden “Erdoğan’a başkanlık verecekler” dendi. “Seni başkan yaptırmayacağız”la bu da savuşturuldu. “Seni başkan yaptırmayacağız”, seçimin ana kampanyası oldu denilebilir zaten. 

Daha sonra da, “Tamam, başkan yaptırmayacaksınız ama HDP, AKP ile koalisyon yaparak çıkarını yine elde edecek” şeklindeki komplo teorisi piyasaya sürüldü. Eş başkanlar tarafından bu da son haftada çok açık ifade edildi, “Biz kesinlikle AKP ile herhangi bir koalisyon yapmayacağız” diye. 
Bunun karşısında da tüm bu gelişmeleri izleyen CHP, bence CHP’nin çıkarları açısından yanlış bir strateji izledi. Kemal Kılıçdaroğlu dedi ki, “Biz hayır kurumu değiliz, gelin partinize sahip çıkın.” Biz yaptığımız çalışmayla bu argümanın yanlışlığını göstermeye çalıştık. Çünkü ortada matematiksel olarak -ideolojik olarak demiyorum- CHP ve HDP’nin çıkarları örtüşüyor. Ve bu ikisinin de çıkarı HDP’nin barajı geçmesinde. Bu olgusal bir gerçeklik... 

Yani sen başkanlığı engellemek istiyorsan, artı CHP’nin Mecliste iktidar partisine karşı güçlenmesini istiyorsan, en mantıklı şey HDP’ye oy vermektir. Bunu matematiksel olarak gösterdik. 

CHP’nin oy oranının yükselmesi önemsizmiş gibi bir algıya yol açmaması için soralım, Kılıçdaroğlu’nun çağrısını makul karşılayarak, “Evet, ben partimi güçlendireyim” diye düşünen CHP’li seçmeni ikna etmek için ne söylersiniz?
Tabii ki oran önemlidir. Ama seçim sisteminin garabetinden kaynaklı olarak, CHP oy oranını yüzde 26’dan 28’e çıkardığı zaman, vekil sayısında ciddi bir artış olmuyor. Yüzde 11.5’a kadar CHP’den HDP’ye her türlü kayış, CHP’yi AKP karşısında güçlendirir. “CHP’den HDP’ye giden her oy CHP’yi güçlendirir” gibi bir argüman tabii ki saçma bir şey olur. Belli bir matematiksel aralıkta, yani 9 ile 11.5 arasında böyle bir durum yakaladık, onu paylaşmak istedik. 
Bu tarzda stratejik oy verecek CHP’li seçmen yüzde 1 ile 2 arası. HDP’nin şu anki oyu yüzde 9,5-10.5 arası olduğu için bu seçmenlerin tamamı verdiğinde bile HDP’nin oyu zaten yüzde 11’i ancak buluyor. Seçim günü gerçekleşebilecek yolsuzluklar düşünülünce de bu oylar ancak ucu ucuna yetiyor. Dolayısıyla, stratejik açıdan HDP’ye oy vermeye kafası yatan herkesin “HDP gereğinden çok mu oy aldı acaba?” dememesi, oyunu HDP’ye vermesi gerekiyor.

HDP’li adayların bu konuyla ilgili yaptıkları konuşmalardan seçilen bölümler medyada “Kılıçdaroğlu’nu biz Başbakan yapacağız” gibi başlıklarla yer bulunca, bu kez “HDP’nin amacı Kılıçdaroğlu’nu Başbakan yapmak mı” gibi tersten bir tartışma başlamıştı…
Bu eleştiriyi sunan arkadaşlar seçmen demografisinden habersiz gibi konuşuyorlar. “HDP’nin amacı Kılıçdaroğlu’nu Başbakan yapmaktır” demiyoruz tabii ki! Eğer siz CHP’yi hükümet yapmak istiyorsanız, bunun yolu enteresan bir şekilde HDP’ye oy vermenizden, HDP’nin barajı geçmesinden geçiyor. Çünkü sadece HDP’nin barajı geçmesi AKP’ye zarar verecek. Yoksa biz elbette ki Selahatin Demirtaş’ın ve Figen Yüksekdağ’ın eş başbakanlar olmasını istiyoruz! 

ERDOĞAN NEFRETİ KÜRT NEFRETİNİN ÖNÜNE GEÇTİ

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın şöyle bir tespiti var; “Beyaz Türklerden gelecek stratejik oyların içinde Selahattin Demirtaş’a duyduğu sempatiden dolayı HDP’ye oy vereceğini söyleyenler, 7 Haziran’da sandığa gittiklerinde muhtemelen yine HDP’ye oy vermeyecek. Çünkü evet, Erdoğan’a karşılar ama Erdoğan karşıtlığı kadar Kürt meselesinin HDP’nin önermeleri ile çözümlenmesine de karşılar.” Siz de sandık başında şovenizmin galip geleceğini düşünüyor musunuz? 
Şöyle; ırkçı karşıtı görünüp ama aslında son derece ırkçı olan ve bu ırkçılıklarını farklı terimlerle ifade eden bir kitleden bahsediyoruz. Okumuş etmiş insanlar oldukları için Kürt karşıtlığı onlar için avam bir şey. Mesela “Kürtleri sevmiyorum” demenin siyaseten doğru bir ifade olmayacağını bildikleri için, yerine “Kürtler AKP ile anlaşacak, karşılığında özerklik alacaklar” vs ile ifade ediyorlar. Bunu direk söylemekten beis duymayan bir kitle de var tabii ki orta sınıflar arasında. Ben de birkaç zaman önceye kadar CHP’lilerin son dakikada yine CHP’ye basacaklarını düşünüyordum ama bugünlerde biraz daha iyimserim. HDP’ye basacaklar gibi geliyor bana. 

Nedir size bu kanıyı uyandıran?
Çünkü önümüzdeki 4 yıl başka seçim yok. Ve de köprüden önceki son çıkış HDP’ye oy vermekten geçiyor. Evet, şovenlik var ama içlerindeki Erdoğan nefreti ve başkanlık korkusu konjonktürel olarak şu an için Kürt nefretinin önüne geçmiş gibi geliyor bana. İçkisine karışılıyor, her gün Erdoğan’dan azar işitiyorlar, kadınların her şeyine karışılıyor, bunlar çok daha acil durumlar. Barış süreci de sürdüğü için Kürt meselesinin aciliyeti biraz gerilemiş durumda. Dolayısıyla o stratejik oyu verecekler gözüküyorlar. Dediğim gibi, kitlesel bir kopuştan bahsetmiyoruz. Yüzde yarımlık, yüzde 1’lik bir oydan bahsediyoruz. 

HDP nefreti, AKP nefretinin önüne geçtiği için AKP ile yakınlaşan bir kısım ulusalcının aldıkları pozisyon için ne söylersiniz?
Türkiye gerçekten çok enteresan... 2002’den beri ortalıkta 8 tane siyasi aktör varsa, 8’inin de ikili, üçlü bütün permütasyonları gerçekleşti! İki sene önce Gezi’de Kürtleri dövdürtmeye çalışan bu insanlar, şimdi Erdoğan’ın en büyük ittifak aktörlerinden birisi olmuş durumda. Muhtemelen de yeni post Gülen döneminde Tayyip Erdoğan’ın yeni partneri olmaya çalışıyorlar. Bu tabii Doğu Perinçek’in 40 yıllık siyasi çizgisine baktığımızda çok tutarlı bir tavır. Soner Yalçın’ın bazı yazıları oldu ama genel olarak Sözcü hala anti Tayyip çizgisini koruyor tamamen o matematiksel dengeden dolayı. Yoksa Kürtler konusundaki düşüncelerinde herhangi bir değişiklik olduğunu zerre kadar düşünmüyorum. Stratejik olarak AKP’yi zayıflatacak hamle doğrultusunda HDP’ye oy vermeyi en azından normalleştiren bir çizgi içerisindeler gibi geliyor. Ama Ulusal Kanal’ın, Aydınlık’ın böyle bir derdi yok. Enteresan bir ayrışma.

ERDOĞAN KENDİ PRESTİJİNİ DE YERLE BİR ETTİ

Kimilerine göre Erdoğan sahaya inerek AKP’nin düşüşünü durdurdu, kimilerine göre ise çok işe yaramadı. Sizin gözleminiz ne?
Erdoğan, yüzde 12’lere varacak bir düşüşü yüzde 10’larda tutmuş olabilir. Aksi durumda geriye çekilirdi çünkü sahaya inerek kendi prestijini de yerle bir etmiş oluyor. İyi kötü 80 yıllık bir gelenek var. Cumhurbaşkanlarının göreceli de olsa tarafsızlık durumu var ve o yerle bir oldu. Bence bundan AKP’liler de rahatsız. Şu anda yaptıkları hareketlerin hiçbirinde alttan giden büyük bir senaryo olduğunu düşünmüyorum. Panik halindeler ve el yordamıyla düşüşü durdurmaya çalışıyorlar ama olmuyor.

AKP ERKEN SEÇİM İSTEMEZ 

Bir de koalisyon tartışmaları var. HDP, daha sonra da Kılıçdaroğlu AKP ile koalisyona kapıyı kapatınca, AKP-MHP senaryosu daha da öne çıkmaya başladı. Siz ne öngörüyorsunuz? 
Bana en olası gelen şey -uluslararası finans kuruluşlarının da beklentisi- AKP-MHP koalisyonu. Ama koalisyona çok gerek olacağını düşünmüyorum. Tahminim AKP’nin 275’in hafif üzerinde bir vekil sayısıyla tek başına iktidar kuracağı yönünde. 

275 sınırlarında vekil çıkaran AKP, erken seçime gider mi?
Zannetmiyorum, riskli olur onlar için; bir dahakinde onu da kaybedebilirler. 275-276 aldıklarında dört yıl daha iktidardalar en azından. AKP’de rant-çıkar hesabı, ekonomik ilişkileri olan bir sürü insan var. Dört yılda bütün o ihalelerin vs.’lerin nihayete erdirilip, son dönemin parsasının kapatılması gerekiyor. Bu nedenle erken seçime gitmezler. 

Erdoğan ne yapar?
Erdoğan kenara çekilmiş olacak. İstifa ederek Başbakan olarak geri dönmesi de bir ihtimal. Çünkü Cumhurbaşkanlığı yürütme yetkisi olmayan bir makam. Tamam, buna rağmen her işi o yapıyor ama her seferinde gayri meşru bir iş yapıyor. Bu da büyük bir yük...

Bunu sürdüremez mi?
Evet, ama zor... Yönetme verimliliği yüzde 100’den, 60’a düşmüş. Sürekli araya birisi giriyor, Davutoğlu’na laf anlatacaksın, diğerini ikna edeceksin. Hakan Fidan örneği, çözüm sürecinde yaşananlar… Yani seçime kadar bunu bir şekilde idare ettiler ama sürdürülebilir bir şey değil.

Bakmadan Geçme