Roman yazarından çarpıcı açıklamalar

Ermeni asıllı anneannesinin 1915 dönemi yaşam öyküsünden yola çıkarak Sona ve Kızıl Topraklar romanlarını yazan Eyyüp Altun, 'Bugün Kürt siyasal çevreleri ile Ermenistan arasında görünmez bir çelişki yaşanmaktadır' diye konuştu.

Vansesi Haber Merkezi

Yirmi yıldır Erciş'de yaşayan, aslen Karslı olan sosyolog yazar Eyyüp Altun yeni romanı Kızıl Topraklar' için tanıtım kokteyli verdi. Erciş Vanyolu Caddesi üzerinde bulunanan Şehrivan Kahvaltı salonunda düzenlenen tanıtıma akademisyenler, eğitimciler, doktorlar, sosyologlar, yazarlar, şairler ve çeşitli meslek gruplarından birçok kitapsever katıldı. Tanıtımda konuşan Altun Kızıl Topraklar ve önceki romanı Sona'nın, 1915 tehcir dönemi ve sonrasında ortaya çıkan durumun sosyolojik ve insani açıdan incelendiği iki roman olduğunu söyledi. Altun: " Birinci romanda 1913-1915 arasını, ikinci roman ise 1915-1922 arasını romanlaştırdım. Her iki roman da birebir yaşanmış olaylardan esinlenerek kaleme alınmıştır. Bilindiği üzere Sona ve Kızıl Topraklar, Ermeni asıllı anneannem Sona'nın yaşamı çerçevesinde dönemi insani ve sosyolojik yanıyla ele almaktadır" dedi.
Katılımcıların yönelttiği soruları yanıtlayan yazar Eyyüp Altun bir soru üzerine ise şunları söyledi: "Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı da kaybetti, Ermeniler de. Kazanan Kürtler oldu. Kars'tan Urfa'ya, Sivas'tan Van'a kadar geniş bir alan Kürtleşti.
Kürtler siyasal bir kazanım elde edemediler. Fakat bu toprakların sahibi oldular. Toprağı işlediler ve zenginliklerinden istifade ettiler. Bugün Kürt siyasal çevreleri ile Ermenistan arasında da görünmez bir çelişki yaşanmaktadır. Şöyle ki, Kars ile Bitlis-Muş arasındaki bölgeyi diaspora ve Ermenistan 'Batı Ermenistan' olarak tanımlarken, Kürt siyasal çevreleri ise aynı bölgeyi 'Kuzey Kürdistan' olarak adlandırmaktadır. Soruyorum size gerçekten bunlardan hangisi doğru? Kuşkusuz burada bir çelişki var. Ancak var olan bu çelişkiyi her iki taraf da büyük bir özenle tartışma konusu yapmaktan kaçınmaktadır" diye konuştu.
Kokteylde yer alanlar her iki romanın da (Sona ve Kızıl Topraklar) tarihi ve siyasi bir konuyu anlattığını ancak edebi açıdan daha yüksek bir değer taşıdığını dile getirdiler. Bir katılımcının, "Anneanneniz Ermeni asıllı olmasaydı böyle bir roman yazabilir miydiniz?" sorusuna ise Altun, "Bilmiyorum…" cevabını vererek şöyle devam etti: "Bu romanı yazmamın bir nedeni anneannemse diğer bir nedeni de benzer bir sorunun (Kürt sorunu) bugün yaşanmasıdır. Her iki sorun birbirine o kadar çok benziyor ki, eğer 1915 Ermeni sorununu doğru okuyabilirsek bugün ki sorunu (Kürt sorununu) kırıp dökmeden çözebiliriz."Katılımcıların da dahil olduğu konu birçok yönüyle tartışıldıktan sonra Altun son olarak şunları söyledi: "Bugün biz, Müslümanlar için de ağlıyoruz, Ermeniler için de ağlıyoruz; onlarla çok güzel hatıralar da var. Ancak yaşanan dramda o dönem Ermeni halkını örgütleyen Taşnak Partisinin de sorumluluğu var. Taşnak Partisi Ermeni halkını kurtarma vaadiyle yola çıktı ancak onları büyük bir felakete sürükledi. Bu noktada Taşnak Partisinin de eleştirilmesi ve bu felaketteki rolünün ortaya konulması gerekir."
Altun'un kitaplarını imzalaması ve okurlarla fotoğraf çektirmesinin ardından tanıtım kokteyli sona erdi.

SONA

Yazar Eyyüp Altun'un Ermeni asıllı anneannesinin yaşamından esinlenerek kaleme aldığı bu roman sıra dışı bir aşk öyküsünü anlatırken, o dönemde yaşanan olaylara da ışık tutuyor. Bölge insanının toplumsal, psikolojik ve siyasal durumundan Osmanlının ve Ermeni Taşnak Partisinin yanlışlarına kadar pek çok konuya değiniyor.
Romanda 1915 öncesinde Van Gölü yöresinde Türkler, Kürtler ve Ermeniler iyi komşuluk ilişkileri içinde birlikte yaşadığı dönemde, farklı etnik kültürlere mensup bu üç unsurun bir arada yaşadığı bir köydeki düğünde başlayan bir aşk, hemen ardından başlayan kanlı çatışmalar konu ediliyor.

KIZIL TOPRAKLAR

Kızıl Topraklar, Eyyüp Altun'un 1915 Ermeni meselesiyle ilgili ikinci romanıdır. Yazar 1915-1923 yılları arasındaki olayları, Ermeni kızı Sona ile Müslüman genci Gazi'nin aşkı çerçevesinde, insani, siyasi ve sosyolojik boyutuyla romanlaştırmaktadır.Roman, savaşın acımasız ve kahredici ikliminde yaşanan bir aşkı tarihi dokusu içinde vermektedir. Bu olağanüstü koşullarda aşk ayaklar altında kalmış gibi gözükse de, tutunacak biricik daldır. Savaşın yarattığı tahribata karşı koymanın tek çaresidir...
Yedi yıllık bir araştırma sonucunda yaşanmış olaylardan esinlenilerek kaleme alınan Kızıl Topraklar ve yazarın önceki romanı Sona, 1915 meselesini bir aşk öyküsü üzerinden anlatıyor olması bakımından bir ilktir.

Bakmadan Geçme