Van basınında bir ilk

Türkiye Spor Yazarları Derneğinin spor haberleri dalında Türkiye birinciliği ödülü gazetemiz yazarlarından spor editörümüz sevgili Rıdvan Can kardeşimize verildi. Van'a Türkiye birinciliği kazandıran haber, '' Van Parisspor'a Fransız'' manşetli, Can'ın ince gazetecilik zekâsı örneği içeren ironik haberiydi. Aynı zamanda manşette gizli olan bir temaya da dikkat çekmişti Can. her gazetenin küçük gördüğü, önemsemediği ya da tiraj kaygısıyla es geçtiği Van amatör takımlarına bu haberle kamuoyunun dikkatini çekmiş hem de son yılların moda lafı olan ''Fransız Kalmak'' deyimiyle bu yaratıcı başlığı pekiştirmişti. Nitekim TSYD'nin dikkatinden de kaçmadı bu haber...
Aslında bu ödül; "Van Paris Spor'a Fransız"  başlıklı manşetiyle Rıdvan Can'ın şahsında Van yerel basınına verilmiş bir ödül olarak nitelendirilmelidir. Gazetecilik adına kentte bir ilke imza atmasına rağmen Van basınında bu birincilik pek yer bulamamıştı. Fakat hakkını teslim edelim, ilin tüm spor dallarını amatör, profesyonel ayırmadan dikkatli, hakkaniyetli bir yaklaşımla hem de en güncel haliyle takip edip, gerektiğinde de en yapıcı üslupla eleştirmesini de bilen Rıdvan Can'ın, farkını ortaya koyması açısından bence çok isabetli ve anlamlı bir ödüldü.  Kendisini tebrik ediyorum. Yüreğine, kalemine sağlık olsun.
Esasen Vansesi Gazetesi; Eski bir gazete bayisi çalışanı olarak benim Van adına çokça eksikliğini hissettiğim birçok hassasiyeti gösteren yayın çizgisiyle, okurlarına yerelde aradığı ayrıcalığı, genelde de bir gazetede aradığı tüm ihtiyaçlarına cevap veren niteliği ve kalitesiyle göz dolduruyor. 76 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Van'ın sesi olan Vansesi gazetemiz artık gücünü, sesini, başarısını Van'ın dışına taşıyor. Bu vesileyle Van için bir fikri olan veya anlatacak birkaç kelamı olan, Van sevdalısı herkese Vansesi Gazetesinin köşelerini açan, gazeteye yeni bir soluk ve Van merkezli anlayış getiren yazı işleri müdürümüz aynı zamanda karşılıksız 17 yıldır TSYD Van Temsilciği görevini sürdüren, Van'da TSYD turnuvaları düzenleyen İkram Kali'ye de çok teşekkürlerimi sunarım. Onun da Van basınına farklı bir soluk, değişik bir bakış açısı, heyecan, renk getirdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Yerel imkânlarla ulusal basındaki birçok gazeteyle rekabet edecek kalite ve içeriğe sahip tarafsız, doğru,  güncel haber sunan bir gazete yarattığı için kendisini ve ekibini tebrik ederim.
Güzel gelişmelere sahne olan ilimizde yeri gelmişken yerel basın adına bir teşekkürü de uydu yayınıyla tüm dünyaya Van'ın sesini, nefesini duyuran Van TV'ye sunuyorum. Van TV, Türkiye'deki ve Van'daki gündemi ekranlarına başarıyla taşıyorken biz gurbetteki Vanlıları da görsel olarak Van'dan haberdar ediyorlar. Özellikle de "Dobra Spor" adlı programı sunan Engin Konca'yı da Vanspor'a emek vermiş futbol adamlarıyla gerçekleştirmiş olduğu canlı bağlantı ve konuklarıyla, eski güzel günleri biz Vansporlulara tekrardan yaşattığı için tebrik ediyorum.
Gönül isterdi ki bu değişen, gelişen ve daha sorumlu davranan yerel basın, Vanspor'un o şaşalı günlerinde de olsaydı keşke. Bazı yerel basın kuruluşlarının da hafızalara kazınan büyük hataları sayesinde bir ara Bank Asya 1. Ligi kapısından dönen Belediye Vanspor da belki bu gün daha farklı yerlerde olabilirdi.
Son olarakta buradan B. Vanspor'un yönetimine, bu güçlü ve etkili yerel basını takımla ilgili her gelişmeyi paylaşarak, takımda basın sözcülüğü müessessini en kısa sürede işler hale getirmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü yerel basın ulusal basına göre her zaman daha etkili ve daha önemlidir. Yerine göre denetim yerine göre çözüm üreten kuruluş olma görevini üstlenirler. Ve bu yüzden yerel birimlerle birebir temas halinde olan yerel basına, halk çok daha fazla itibar eder. Belediye takımı olan her kulübün ister istemez bir ayağı da siyasettedir. Bu yüzden halk doğru bilgilendirilirse, takımı yönetenler hakkında kararlarını daha sağlıklı daha doğru bir şekilde verebilirler. Aksine birtakım çıkar ilişkileri içerisinde medya özel maksatlar için alet edildiğinde, halktan bazı gerçekler saklandığında, saptırıldığında veya abartıldığında halk doğruyu öğrenemez. Dolayısıyla tepkilerini de siyasal tercihlerini de doğru göstermezler. Bu konuda en büyük sorumluluk medya çalışanlarına düşse de gazetecilerin birçok zorluklarla karşılaştıklarını da kabul etmek zorundayız. Örneğin hakkında haber yapılan kişi veya kurum ''yanlı, maksatlı haber yapılıyor'' diyerek gazete veya gazeteciye tehdit ve hakaretlerde bulunabiliyor. Fakat ahlak dışına çıkmayan gazetecileri hiçbir zaman bu tehditler yıldıramaz. Herkes kendi işine bakmalıdır. Dedikodu çıkarıp, ortalığı karıştırmak isteyen menfaatçi, hokkabaz zihniyetleri de yeri gelimişken esefle kınıyorum. Doğru yazanla yanlış yazanı ayırt etmedikçe, hizmet etmek için çalışanla, kendi menfaati için çalışanı ayırt etmedikçe, makamları liyakatsiz kişilerin işgal ettiklerinde ses çıkarmadıkça asla ilerleyen bir toplum haline gelemeyiz. Toplumun ihtiyaçlarının giderilmesi yönünde doğru seviyeli haberlerin yapıldığı ve haber alma özgürlüğünün kısıtlanmadığı bir medya ortamı temenni ediyorum.
Sağlıcakla kalın…

Bakmadan Geçme