Ramazan davulcusu Fethi'nin sahur vedası

Çocukluk dönemimizde Van'da Ramazan ayının güzelliklerinden biri iftar, diğerleri sahur ve teravih vaktiydi. Sahura kalkmanın hepimiz için başka bir tadı vardı. Bizim gibi birkaç çocuklu, nine ve dedenin renk kattığı geleneksel ailelerde sahur bir bakıma eğlenceydi.
Çavuşbaşı mahallesinde kerpiçten yapılan, toprak damlı, bahçeli huzur, mutluluk dolu şirin evimizde anam sahura kadar uyumazdı.  Semaver yakar sahur hazırlıklarını tamamlarken pilav ve hoşafın eksik olmadığı sahur sofrası kurar, derin uyuyanları uyandırdı. Fethi'nin davul sesi de uzaktan duyulurdu. Ailece birlikte sahur yapılır, sabah namaz kılınarak yataklara girilirdi. Sahur misafirlikleri çok başka bir güzellikteydi. 
Ama sahur denilince benim aklıma Davulcu Fethi Amca gelir.
Özalpli Fethi Amca Milli Piyango biletleri satarak geçinir giderdi.  Ramazan ayı geldiğinde ise sahur vakti boynuna geçirdiği bir davulla Şerefiye mahallesinden başlayarak eski ismiyle Tepebaşı, değişen ismiyle Valimithatbey mahallesinin sakinlerini kendince uydurduğu esprili, ev sahibinin mesleği ile ilgili manileri ve davul eşliğinde okuyarak sahura kaldırdı. Fethi, sahurda vardığı her kapıda 3-5 dakika sohbet eder, şaka yapardı.  Dost, arkadaş gibiydi. O zamanlar bugünkü gibi yan yana beton apartmanlar pek yoktu. Bahçeli evler yaygındı. Ramazan davulu sahura uygun çalındığından bugünkü gibi kimse de rahatsız olmazdı. Sahurda kapı kapı gezerek ahaliyi sahura kaldıran Fethi Amca bayramın birinci günü omzuna astığı davulunu çalarak mahalle sakinlerinden emeğinin karşılığında para toplardı.
Fethi'yi Van'da tanımayan yoktu. Kimseye zararı olmayan, kendi halinde güleç, emekçi renkli bir insandı. Kuşaklar boyu mahalle sakinlerinin Ramazan Davulcusu oldu. Güldü, güldürdü.
Gündüz elinde desteleyerek sattığı piyango biletlerinin başkasına şans, kendisine şansızlık, uğursuzluk ve ölüm getireceğini aklından geçirmezdi. Fethi, bir sahur gecesi davul çalarak herkesi uyandırırken kendisinin bir kurşunla sonsuza dek uyuyacağını, yaşama ve sahur dostlarına veda edeceğini nerden bilebilirdi ki.
Lise öğrencisiydim. Şiddetin, kardeşin kardeşi neden, niçin vurduğunu bilmediği kaosun,  fitne fesadın, ötekileştirmenin kol gezdiği dönemdi. Sağ-sol kavgalarının pisipisine can almayı marifet saydığı kirli zamandı.
Yıl 1980 Temmuz ayı, Ramazan gecesi, sahur vaktiydi. 33 yıl önceydi, aynı bugünkü gibi aşırı sıcak günlerde oruç tutuluyordu. 
Her sahur vakti olduğu gibi rahmetli, ak saçlı Reyhan anam yola bakan mutfağımızda sahur hazırlıkları yapıyordu. Davulcu Fethi'de evimizin önüne gelmiş, manisini söylemiş davulunu çalmıştı. Bize gelmeden önce komşumuz Ertan Sürmeli kendisine yiyecek ikramında bulunmuştu. Fethi Meleğin Tepesi denilen, kışın kızak kayılan, Alay Komutanlığı'na giden yamaçtan davul çalarak çıkarken vuruluyordu. Gecenin kör karanlığında duyulan birkaç el silah sesi Fethi'nin evlerimizin içinde yankılanan davul sesini kesmişti. Silah sesine irkilen anamın " Eyvah silah sesi, birini vurdular…" çığlığı ve silah sesiyle hepimiz yataklarımızdan yarı uykulu halde dışarıya fırladığımızda acı tabloyla karşı karşıya kalmıştık.  Bizden başka bütün kolu komşu da silah sesinin geldiği bizim evin köşesinde yer alan sokağa dökülmüştü.  Uyuyanları kurşun sesi sahura kaldırmıştı.
Mahallemizin Ramazan Davulcusu Fethi, kutsal bir ayın gecesinde, ay ışığının altında faili meçhule dönüşecek bir cinayete kurban gitmişti.
Meleğin Tepesi'nde sırtından vurularak olduğu yere yığılan Fethi, düştüğü yolun ortasında sadece inliyordu. Yanına düşen davulunun kenarını bedeniden boşalan kan lekelemişti. Fethi sahurda can veriyor, sahur dostlarına ölümle veda ediyordu. Fethi inlerken birkaç metre uzakta toplanan mahallenin kadın, kız çoluk çocukları hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Herkes çok üzgündü. Aile büyüklerinin ağzından korku, endişe, kötülük ifade eden, " Herkes içeri girsin Ne olur ne olmaz" sözleri ve çeşitli beddualar duyuluyordu.
Öyle ki kim vurdu ya giden bir dönemdi.
Heyecanlı, meraklı kalabalık sokakta artarken, endişeli gözlerle ölüme dair çeşitli tahmin ve duyumlar kulaktan kulağa fısıldanıyordu. Fethi'nin meçhul katil ya da katilleri karanlıklar arasında kaybolup gitmişti. Polise haber verilmiş, bir süre sonra olay yerine gelen ekipleri ve ambülans Ramazan Davulcusu Fethi'nin cansız bedenini kanlar içinden kaldırıp götürürken acı tablo zihnime kazınan sahur oluyordu.
Aylar sonra 12 Eylül 1980 darbesi olmuştu.  Darbe Fethi 'yi kurtarmaya çok geç kalmıştı. 
Ruhu şad olsun.

Bakmadan Geçme