2023'e doğru Türkiye

1923 yılında ilan edilmiş Cumhuriyet'in 100. Yaşını kutlamaya çok değil 10 sene kaldı.
Cumhuriyet'in bu 90 yılını tekrardan değerlendirmek ve 2023'e kadar  kısa ama çok önemli olduğu apaçık olan şu  önümüzdeki  10 yılda  ülkenin  nereye doğru evrileceği toplumun düşünen  kesiminin merak konusu olmuş durumda.
Avrupa ile olan  ilişkiler şimdiye kadar hep önemli oldu çünkü Türkiye yüzünü bu 90 yılda hep Batıya döndü.Dünya ile olan  ilişkilerini Batıyı referans alarak ve dünyanın merkezini  Batı olarak gördüğü için o dünyada kendine yer bulmaya çalışarak kendini ifade etmeye çalıştı.Coğrafi olarak Avrupaya yakınlık ve siyasi bir hedef olan Avrupalılaşma  -aslında kökleri Cumhuriyet'den çok  önceye giden bir Batıcılık hareketinin devamıdır bu-genç Cumhuriyet'in de en büyük siyasi hedefi oldu.
Diğer taraftan Avrupa ve Amerika arasındaki iki  büyük Dünya Savaşı neticesinde oluşmuş derin tarihsel birliktelik sonucu her iki tarafın Türkiye'ye bakışı da  Türkiye'yi elde tutulması gereken stratejik öneme haiz bir ülke olmasının ötesine pek  götürmedi.
Türkiye  sonraki yıllarda da Kuzeyinden gelecek bir tehdite karşılık Nato'ya girerek bir kez daha kendini hep Batı dünyasının  doğu ve güney  sınırlarını koruyan  bir ülke olarak görünmeyi   kabul etti.
Türkiye'nin kendini Batılı hissetmeye çalışmasının örnekleri  aslında daha da  çoğaltılabilir.Fakat Türkiye bütün bu gayretlere rağmen Batı'nın bir parçası olamadı.Bunun somut göstergesi de AB ye girememe rekorunu elinde bulundurması olmalı.
Fakat bugün gelinen tarihsel süreç  Türkiye'yi batıya değil doğuya güneye ve kuzeydoğuya   yönelimini gerekli kılıyorken belki de en çok batıdan uzaklaşmasını da gerektiriyor. 2007-2008 yıllarında ortaya çıkan  ekonomik kriz Amerika ve Avrupa kökenli olması sebebiyle Batının   dünyanın ekonomik askeri ve siyasi gücü olma özelliğini yitirmesine sebep oluyor.Batıdaki bu enerji bitişi dünyada başka güç merkezleri ve birbirinden bağımsız güç adacıkları oluşturuyor.
Dünya  Modern çağ sonrası  her biri yaklaşık 100 sene süren Holanda yüzyılını ;İspanya-Portekiz yüzyılını ;İngiltere yüzyılını yaşamıştı ve günümüzde hala süren ama sonu da görünen Amerika yüzyılını yaşamakta.Yeni bir güç  çağının başlamasına kadar dünyada belirsizlikler ve güç savaşları devam edecek ta ki yeni düzen kendi dinamiklerini  ve işleyişini oluşturana kadar.
Türkiye son on yılda şunun farkına vardı.Küçülmek istemiyorsan büyümek zorundasın.Bunu da  etki alanını  Doğuya doğru yayarak büyüme şeklinde bir model seçerek  yapmaya çalışıyor.Fakat bu çok meşakkatli bir yol.Önündeki en büyük engel  de  tarihi boyunca varlığını Batı-Doğu karşıtlığı üzerine kuran  ve iki kültür arasına bir set çekerek kendi varlığını devam ettirmeye çalışan  İran Türkiye'yi çok zorlayacaktır.Suriye krizinin nasıl çözüleceği ya da belki de çözülemeyeceği  bu güç savaşının   nerelere kadar  uzanacağı  konusunda yakın zamanda bizlere önemli  veriler sunacaktır .

Bakmadan Geçme