HASTA OLMADAN ÖNCE SAĞLIĞIN KIYMETİNİ BİLMEK

Van Emekli Müftüsü Nimetullah Arvas yazdı...

Bugünkü yazımızın başlığı Efendimizin beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilmek konulu hadis-i şeriften iktibas edilmiştir. Hadis-i şerifin metninin meali şöyledir.

1- İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin,

2- Hastalıktan önce sağlığın,

3- Meşguliyetten önce boş vaktin,

4- Fakirlikten önce zenginliğin,

5- Ölmeden önce hayatın kıymetini bilin (Hâkim, Müstedrek)

Bu hadis-i şeriften de anlaşıldığı gibi yüce dinimiz nimet elde iken kıymetini bilmeyi ve tedbir almayı öğütlemektedir. Hastalık gelmeden önce sağlığın kıymetini bilerek bize koruyucu hekimliğe dikkat etmemizi bildirmektedir. Koruyucu hekimliğe riayet etmek birçok maddi ve manevi sıkıntılardan muhafaza etmektedir. Efendimiz koruyucu hekimliğe çok önem vermiştir. İnsanlık aleminin müptela olduğu korona vebası ve belası bütün insanları tedirgin etmekle beraber ülkemizde de birçok sıkıntıları beraberinde getirmiş ve devam etmektedir. Halen bu sıkıntıdan tam kurtulmuş olduğumuzu söyleyemeyiz. Her gün bu hastalığa yakalananlar ve vefat edenler nerdeyse birinci gündem maddemiz haline gelmiştir. Gerekli tedbirlere riayet etmek kısa sürede bu musibetin define vesile olacaktır. Hala hazırda koruyucu tedbirler bağlamında birinci sırada aşı gelmektedir. Aşı hakkında çok spekülasyonlar yapılmaktadır. Bilimsel verilere göre vefat sayısı aşı olmayanlarda daha fazla görülmektedir. Aşı yapıp vefat edenler ise ilerlemiş yaşlarda görüldüğü tespit edilmiştir. Durum ne olursa olsun aşı yapmak bir koruyucu tedbirdir, ihmal edilmemelidir.

Hz.Ömer döneminde meydana gelen bir olay bize ders niteliğindedir. Hz.Ömer hicretin 17.senesinde tebaasının vaziyetini araştırmak üzere Filistin, Ürdün ve Suriye’yi kapsayan bölgeye gitmiş ve incelemelerde bulunmuştu. Bugünkü Ürdün’ün bulunduğu yere yakın Yermük’te komutanlardan Ebu Ubeyde b. Cerrah kendisini karşıladı ve bölgede veba saldıgını olduğunu haber verdi. Hz.Ömer yanında bulunan sahabelerle istişare etti ve istişare sonucunda dönüp dönmeme hususunda anlaşmazlık çıktı. Bazıları ‘’niyetlendiğimiz işten geri dönmeyi doğru bulmuyoruz’’ ve bazılarıda ‘’Resulullahın ashabı ve birçok insanı böylesi bir vebanın üzerine götürmeni doğru bulmuyoruz’’ dediler. Hz.Ömer en son yaşlı muhacirlerle istişare etti. İstişare esnasında sahabenin bilginlerinden bu hususta Resulullahın ‘’ Bu hastalığın (veba) bir yerde çıktığını işittiğiniz zaman oraya girmeyiniz, hastalık sizin bulunduğunuz yerde çıkmış ise ordan sakın dışarı çıkmayınız’’ dediğini duydum dedi. Bunun üzerine Hz.Ömer Allah’a hamd etti sonrasında Şam bölgesine girmeden geri döndü. Daha önce kendisine ‘’Ya Ömer sen Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun’’ diyenlere Hz.Ömer ‘’ Evet Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyorum. Ey Eba Übeyde keşke bunu senden duymasaydım’’ dedi çünkü bu sözü söyleyen Ebu Übeyde b. Cerrah idi. Ve Hz.Ömer şöyle bir örnek verdi. ‘’Şayet senin develerin olsa, iki yamacı olan bir vadiye götürsen, yamaçlardan bir tanesi yeşillik bir taneside çorak olsa, sen develerini çorak yamaçtan yeşil yamaca götürsen, o da bir kaderdir demesi üzerine Übeyde b. Cerrah bu hikmetli söz üzerine ikna oldu. Hz.Ömer döneminde meydana gelen bu olay bulaşıcı hastalıklardan korunmamızın gerekli olduğunu sebeplere yapıştıktan sonra tevekkülün olabileceğini bildirmektedir.

Peygamber Efendimiz koruyucu hekimlikte ve insanın sağlığını bulaşıcı hastalıklardan korumada her konuda olduğu gibi örnekliğiyle bizi aydınlatmıştır. Mesela ağızdan çıkan tükürük zerrecikleri, balgam gibi bulaşıcı hastalıklara sebep olan davranışlarda tedbir almıştır. Örneğin; Efendimiz aksıracağı zaman sol elin dışı ile yada elbisesiyle yüzünü kapatıyordu ve sağlığımızı korumanın diğer yolları olarakta beden ve çevre temizliği, namaz için abdest ve boy abdesti almak, tırnakları kesmek, üst ve baş temizliğine dikkat etmek, bedeni temiz tutup temiz giyinmeyi emretmiştir. Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde ‘’Evlerinizin önünü ve civarını temiz tutunuz’’ başka bir hadis-i şerifte ‘’Rahatsızlık veren şeyi yoldan kaldırmak sadakadır.’’ ve yine başka bir hadis-i şerifte ‘’Lanete sebep olan üç şeyi yapmaktan; su kaynaklarına, yol ortasına, gölgelik yerlere abdest bozmaktan sakınınız’’ buyurmuştur. Yiyecek ve içeceklerin temiz olması, temiz sulardan içmeye özen gösterilmesi, düzenli beslenme, mideyi tıka basa yormamayı, uyku düzenine dikkat etmeyi tavsiyede bulunmuştur.

‘’Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.’’ (Bakara 222)

Bu ayeti kerime maddi ve manevi yönden temizliğe işaret etmiştir. Maddi yönden her türlü pislikten, necasetten temizlenenler, manevi yönden ise kalp için birer manevi hastalık olan çirkin duygu ve düşüncelerden temizlenenler Allah tarafından, melekler tarafından, insanlar tarafından sevilir.

Aşı olmayı ihmal etmeyelim. Maddi ve manevi temizliğe riayet edelim. Hem kendimizin hem başkalarının hasta olmaması için maskeye de riayet edelim. Cumanız mübarek olsun.

 

 

Bakmadan Geçme