Ektiğini biçmek

Ektiğini biçmek              
Siz hiç arpa ekip buğday biçeni gördünüz mü? Göremezsiniz. Ne ekilirse alınan hasat odur.
Hayatlarımızda öyle. Hoşgörü ektik mi; sevgi ve barış getirir. Öfke ve hırs ektik mi; kavga ve gürültü, nefret ve gözyaşıdır hasadımız.
Dünya dediğimiz yerkürede insan yazgılarına egemen olan ana temanın ezmek ve sömürmek olduğunu görmek insan mutsuzluğunu artıran yegâne neden.
Ortadoğu halkları bugün bitmeyen bir savaşın tek hedefi. Uyduruk sosyolojik isimlerle olup bitene iyimserlik teması katılıyor. Bunlarda biri de Arap Baharı safsatası. Bahar gibi yaşamın canlanması, sevimli biçimsellik ve içeriğe dönüşmesini anlatan o güzel sözcüğün altındaki somut gerçek ne yazık ki ölümün silinmeyen izi kan ve gözyaşı.
Elde etmek ve sahiplenmek politikasından asla vazgeçmeyen egemen ülkelerin yeni hedefi şüphesiz ki Suriye… İlginçtir ki emperyalizmin ağa babaları Suriye!yi ele geçirmek için onun yanı başındaki kadim dostlarını kullanıyor.Keskin bir savaş baltasına dönüştürülen eski dostluklar Suriye'nin ince boynuna indiriliyor. Köşeye sıkıştırılmasını içine sindiremeyen Suriye halkı da iki parça halinde tepki veriyor. Yarısı kendisini yönetenlere karşı silahlı mücadele yolunu seçiyor, diğer bir yarısı da var olmak için…
Kuşatılmış bu Orta Doğu ülkesi için komşu ülkelerin liderleri akılcı kararlar vermek zorunda. Büyük Ortadoğu Projesinin küçük bir parçası olan Suriye emperyalizme yem edildikten sonra çanak tutan eski kardeş komşu ülkelere de sıra gelecek. Suriye'den sonra ki hedef mutlaka ve mutlaka İran!
Kısacası dış politikasını kardeş ve dost komşu ülkelerin elini ve kolunu bağlamaya ayarlayan ülkelerin başına gelecek de Suriye'nin bugün yaşadıkları olacak. Kaçınılmaz emperyalist politikanın hayatın aynasına yansıyan görüntüsü budur. Yazın bir kenara. Bunu görmeyen liderlerin sonu da Saddam Hüseyin, Kaddafi ve diğerleri gibi olacak. Ancak yine o büyük acıların zulmün faturası halklara kesilecek! Kısacası Ortadoğu için yazılan kanlı senaryoda sadece Suriye yok. Pohpohlanan, sırtı sıvazlanıp vurucu güce dönüştürülmeye çalışılan komşu ülkeleri de var. Birazcık düşünmek büyük fotoğrafı görmemizi sağlayacaktır.
Türkiye'nin tek ama tek şansı barışçı ve akılcı politikasıdır. Komşularından bağımsız hareket edecek bir Türkiye'de yakılmaya çalışılan cehennem ateşinin içine çekilebilir. Türkiye'yi yöneten liderler günümüzde kadar sürdürülen dış politikaların özgeçmişine göz atmak, görmek ve yorumlamak zorundadırlar. Ve hiçbir zaman unutmamadırlar ki asıl maharet savaş çığlıklarına eşlik etmek değil, barış türkülerini terk etmemektir.
Kan ve gözyaşı ekenlerin hasadının ne olduğunu tarih yazmıştır. Yok olmak ve lanetlenmek!
Güneydoğu politikamız, komşuluk ilişkilerimizin dostluk ve kardeşlik bağlarını koparmamalıdır.

Bakmadan Geçme