Demokratik Güçlü Ve Yaşanılır Bir Ülke Hedefliyoruz

DTP Van eski İl Başkanı, Halkların Demokrasi Partisi (HDP) Van Milletvekili Aday Adayı Selim Ertaş, çeşitli konularda değerlendirmelerden bulundu. Ertaş, “ Demokratik siyaset hanedanlık siyaseti ile mücadele olarak algılandığından siyasi cephe olarak korkulacak ve ürkütecek bir yanımızın olamadığı, aksine demokratik modern güçlü ve yaşanılır bir ülke hedeflediğimiz görülecektir” dedi.

 İlhan Siyahtaş

Geçmiş siyasi deneyimlerinin yarattığı tecrübeyi pratik politikada aktifleşme ihtiyacı hissettiğinden dolayı partisi olan HDP’den Van Milletvekili Aday Adaylığı başvurusunda bulunduğunu söyleyen Selim Ertaş,“Siyasetimizin yükselen özgürlük ve eşitlik taleplerini anlamlandırmak için böylesi bir karar aldım” dedi.

MADDİ VE MANEVİ İHTİYAÇLAR GÖZ ARDI EDİLDİ

Van’da yaşanan depremlerin  sosyal, kültürel, ekonomik yani yaşamın her alanın da büyük zararlar meydana getirdiğini kaydeden Selim Ertaş, deprem sonrası verilen sözlerin tutulmadığı gibi sadece kentin dış görüşüne ufuk rötuşlar yapıldığını,  halkın maddi ve manevi ihtiyaçlarının göz ardı edildiğini ileri sürdü.  

YENİ BİR VAN İNŞA EDEBİLİRDİ

Depremin doğal bir afetten ziyade, iktidar güçleri tarafından siyasi bir şantaja dönüştürüldüğünü iddia eden Ertaş,”  Acımızı derinleştirdiğini görmekteyim. Halkın ihtiyaçları iyi bir tespit ile telafi edilmemiştir.  Coğrafik olarak stratejik bir konumu olan kentimizde yapılacak olan ekonomik projelerle,  alt yapı çalışmalarıyla çabuk toparlanması beklenirken, iktidarın yaklaşımı travmayı fırsata dönüştürme politikası olmuştur.  Verilen sözler tutulmadığı gibi sadece kentin dış görüşüne ufuk rötuşlar yapılmıştır. Yazı ki Van deprem sonrası devasa bir cafe kente dönüştürülmüştür.  Eşit yurttaşlığı esas alan bir politikadan ziyade halkın maddi ve manevi ihtiyaçları göz ardı edilmiştir. Buda iktidar gücünün hiçbir kurumumuzla ortak zihniyeti paylaşan bir siyasetle kentte yaşanan afetle ilgilenmediğini ve çözüm gücü olmadığı gösteriyor. İlimizde halkımızı,  belediyelerimizi kapsayıcı değil, tamamen etkisiz kılmanın girişimlerini görmekteyiz. En basit sosyal devlet politikaları bile bu gün ki imar ve inşa politikasına yansımamıştır. Hâlbuki mevcut afeti fırsata dönüştürerek,  halkımızın çıkarlarını esas alan yaşanılır yeni bir Van inşa edebilirdi. Kentte insanlar tamamen bir borç batağına sokuldu” dedi.

HAMALİYE KISMI VAN’DAN TEMİN EDİLMİŞTİR

Deprem sonrası çökmüş Van ekonomisine katkı sağlanması beklenirken, özelikle yapılan binlerce TOKİ kontunun kente hiçbir katkı sağlanmadığını kaydeden  Ertaş, “  Konutların yapımında kullanılan bütün inşaat malzemeleri dışarıdan temin edilmiştir. Sadece hamaliye kısmı Van’dan temin edilmiştir. Bu yetmezmiş gibi esnafa krediler verilerek, geçici çözüm yolları seçilmiş, ancak seçilen bu çözüm yolu daha sonraki yıllarda daha büyük bir krizle esnafın batmasına neden olmuştur. Geçici vergi ertelemeleriyle yine aynı yol izlenmiş esnafın batma sonrasından bile borç yükü altına girmesine göz yumulmuştur. Deprem sonrası yapılan TOKİ konutları vatandaşa ücret karşılığı verilmiş, hiçbir şeyi düşünmeye zamanı olmayan vatandaş değerinden fazla ücretle TOKİ konutlarına taşınmak zorunda bırakılmıştır.  Esnaflar gibi vatandaşlarda bir borç yükü altına sokulmuştur. Deprem ile başlayan yıkımlar aslında İmar anlamında çok büyük bir fırsata dönüştürülme şansı bulunurken, geçmişten gelen büyük alt yapı sorunları park sorunları, yol sorunları çözülme şansı varken, Büyükşehir Belediyesinin hizmeti olmaması için, yanlış İmar ve yapılaşma kararları verilmiştir. Büyükşehir belediyesi yasası ile birlikte İl Özel İdaresi hizmetleri belediye devredilmesiyle birlikte çalışma alanları daha büyümüştür. Ancak hizmet için daha büyük makine ekipman ve araziye sahip olması gerekirken, mevcut hükümet tarafından halkın belediyesinin başarısız olması için gizli bir plan içerisine girerek, özel idareye ait araziler, başka kurumlara devredilmiş, mevcut makine ve ekipmanlar dağıtılarak belediyenin hizmet vermesi sekteye uğratılmış, felç edilmiştir. Kısacası halkı ve kurumlarımızı bertaraf eden muhtaç eden etkisiz kılan bir politika hayata geçirilmiştir” diye konuştu.

BÖLGE EKONOMİSİ KISA SÜREDE TOPARLANIR

Bölgenin en büyük gelir kaynağının tarım, hayvancılık ve sınır ticareti olduğunu,  1987 yılında sınır ticareti başladığı zaman ithali ve ihracatı serbest olan bütün kalemlerin dahil edilerek, kentte seyyar satıcıdan büyük esnafına kadar binlerce insan için yeni bir umut yaratıldığını belirten Ertaş,   sonrasında gelen uygulamalarla sınır ticaretinin kapsamı daraltılarak, tamamen bitirilme noktasına getirildiğini söyledi.

Tarım ve hayvancılık alanında yaşanan yanlış uygulamaların tarım ve hayvancılığı tamamen bitirdiğini dile getiren HDP Van Milletvekili Aday Adayı Selim Ertaş, “ Bir dönem Ortadoğu ülkelerine canlı hayvan ihracatı yapan kentimizde bu uygulamalarla birlikte dışarıdan canlı hayvan ithal etmek zorunda kaldı.  Eğer mevcut iktidar bölge üzerinde bu ambargoyu kaldırıp sınır ticaretine geçmişte olduğu gibi ithali ve ihracatı serbest olan kalemlere izin verirse bölge ekonomisi kısa sürede toparlanır, depremden dolayı dar boğaza düşen esnafta rahat bir nefes almış olacaktır. Köylere sağlıklı yatırım ve desteklerle tarım ve hayvancılıkta tekrar canlandırılarak, dışa bağımlılıktan kurtulmuş olacaktır” diye konuştu.

 GERÇEKLİK  ORTADADIR

Ertaş,  “Esnafından köylüsüne kadar halkımızın büyük bölümü gözle görünmeyen kendisine bağımlı bir politikayla modern köleliği esas alan iktidar yaşamı zehir ederek, kendisine yaşam alanları açmıştır. Tüm bunlara sebebiyet veren GDO’su bozuk tekçi zihniyetin hakimiyetidir. Bu zihniyeti aşmanın alternatifi partimizin halkçı, çoğulcu, eşitlikçi, demokratik ve özgürlükçü politikaları iktidarı ürküterek sözde yasal ve anayasal güçle engellemeye çalışmaktadır.  Mücadelemiz Selçuklulardan Osmanlı İmparatorluğuna kadar tarihsel bir geleneği sağlam yasal temellere oturtarak, devam ettirmek istediği ile siyasi bir çaba sergilemektedir.  Ve bunun koşullarının oluşmasının gayreti içerisindedir. Cumhuriyet tarihi de bunun reddi ve iknadır. Birçok isyanın bastırılmasıyla son buldu. Fakat günümüzde Kürt siyasi aktörleri deneyim ve örgütlemeleriyle ayakta kalarak, yüzyıllara dayalı ittifakı barış ve eşitlik temelinde bir mecraya sokmanın amacıyla demokratik uygarlı inşa sürecinden dönüşümü olmayan bir yola girmiştir. Tüm etnik grupların farklı inançları, demokratik ve ezilen çevreleri kucaklayarak temsile ederek, hareketlendirip Cumhuriyeti anlamlı kılmaya çalışmaktadır. Demokratik siyaset  hanedanlık siyaseti ile mücadele olarak algılandığından siyasi cephe olarak korkulacak ve ürkülecek bir yanımızın olamadığı, aksine demokratik modern güçlü ve yaşanılır bir ülke hedeflediğimiz görülecektir. Bu konuda politik seviyesi mevcut dönemde büyük gelişmeye hazır projeleriyle ülkeye katkısının Kürtler olduğu tartışılmaz bir gerçeklik olarak ortadadır.  Yani asıl sorun mevcut zihniyeti aşma, bu zihniyeti değiştirip ve dönüştürmektir” dedi.

Bakmadan Geçme