CUMHUR “ERDOĞAN“ DEDİ

Türkiye seçmeni cumhurbaşkanını ilk kez kendi oylarıyla seçti. Ak Parti Adayı Başbakan Erdoğan, Çatı Adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ve HDP Adayı Selahattin Demirtaş’ın yarıştığı seçimin ilk turunda kullanılan oyların yüzde 52’sini alan Erdoğan 12’ci Cumhurbaşkanı oldu. Erdoğan balkon konuşmasında toplumsal uzlaşma çağrısı yaptı.

Vansesi Haber Merkezi

Dün yapılan cumhurbaşkanı seçimlerinde resmi olmayan sonuçlara göre Başbakan Recep Tayyip yüzde Erdoğan 166 bin 657 sandıkta kullan geçerli 39 milyon 532 bin 514 oyun yüzde 52,s’ini alarak ilk turda ezici bir çoğunlukla, 60 yaşında Türkiye'nin halkoyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu.

Van'da 1887 sandıkta 390.374 geçerli oy kullanıldı. Açılan sandıklardan Recep Tayyip Erdoğan'a 42.2 (169583), Selahattin Demirtaş'a 54.9,(209.225), Ekmeleddin İhsanoğlu 2.8 (11.567) oy çıktı.

Halk tarafından yapılan ilk cumhurbaşkanı seçiminde, oyların yarısından çoğunu Başbakan Erdoğan aldı.  Erdoğan'ın ardından ikinci sırada Ekmeleddin İhsanoğlu, üçüncü sırada HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş geldi.

Seçim sonuçlarının açıklanmaya başlanmasının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın evinin bulunduğu Kısıklı, Avcı Kazım Sokak'ın girişindeki binaya, 'Son sözü millet söyledi' yazılı pankart asıldı.

ERDOĞAN TOPLUMSAL UZLAŞMA ÇAĞRISI YAPTI

Erdoğan seçim sonuçlarından sonra İstanbul'dan Ankara'ya gelerek Ak Parti Genel Merkezinin balkonundan eşi Emine Erdoğan ile birlikte kalabalığı selamladı.  Toplanan binlerce vatandaşa seslenen Erdoğan, konuşmasında vatandaşlara teşekkür etti. Erdoğan şahsıma oy verenler kadar, oy vermeyenlerde kazanmıştır. Altını çizerek ifade ediyorum şahsıma oy verenlerin değil 77 milyonun cumhurbaşkanı olacağım dedi.

Erdoğan konuşmasında şunları söyledi:

"Kardeşlerim aziz milletim sevgili vatandaşlarım bu zafer gecesinde en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum. Cumhuriyet tarihimizde ilk kez gerçekleşen halkoyuyla cumhurbaşkanlığı seçiminin ülkemize milletimize tüm dost ve kardeş ülkelere hayırlı olmasını rabbimden niyaz ediyorum.

Şahsımı Türkiye Cumhuriyeti’nin 12’nci cumhurbaşkanı olarak tayin eden aziz milletime buradan şükranlarımı sunuyorum. Sandık başına giden her bir kardeşime teşekkür ediyorum. Bize oy versin yâda vermesin oyunu kullanan bu tarihi günde tarihin yapılmasına ve yazılmasına katkıda bulunan her bir vatandaşıma teşekkür ediyorum.

Yurt dışında bütün zorluklara rağmen sandığa gidip bu tarihi seçimde ilk kez oy kullanan kardeşlerime gümrük kapılarında oy kullanan kardeşlerime huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Bugün Avustralya’dan, ABD’ye,  Güney Afrika Cumhuriyeti'nden Bosna Hersek’e kadar Türkiye için dualar eden tüm gönül dostlarına teşekkür ediyorum. Bugün bu seçimi kazanan sadece Recep Tayyip Erdoğan değildir. Bugün milli irade bir kez daha kazanmıştır. Bugün demokrasi bir kez daha kazanmıştır. Bugün şahsıma oy verenler kadar, şahsıma oy vermeyenlerde sevenlerimiz kadar sevmeyenlerimiz de kazanmıştır.

Bugün 77 milyon 81 vilayet kazanmıştır. Hiç kuşkusuz bugün yeni Türkiye öncü Türkiye kazanmıştır. Sadece Türkiye değil, bugün Bağdat’ta İslamabad’da Beyrut, Saraybosna Üsküp de kazanmıştır. Bugün Şam, Halep, Hama, Humus, bugün Ramallah, Nablus, Gazze, Kudüs de kazanmıştır.

Artık devletin ve milletin iki ayrı istikameti bulunmuyor. Bugünden itibaren aynı istikamete bakıyor. Bir olarak aynı rotada yürüyor. 12 Eylül 2010 tarihinde yüzde 58 oy oranıyla kabul edilen anayasa değişikliği 12 Eylül darbesinin izlerini hatırlayın silmişti. Bugün ise 27 Mayıs 1960 parantezi artık kapanmıştır. 27 Mayıs’ın bir vesayet aracı olarak Türkiye’ye dayattığı cumhurbaşkanlığı anlayışı artık tedavülden kalkmıştır. Biz 13 yıl önce 14 ağustos 2001’de Ak Parti’yi kurarken ne demiştik? Menderes gibi “yeter” demiştik. Yeter söz milletindir demiştik. Ama bir şey daha ilave etmiştik. “Yeter söz de milletin, karar da milletindir” demiştik. İşte şimdi söz de karar da milletin uhdesine geçti. Aracılar vasıtasıyla cumhurbaşkanı seçmediniz. Bizzat kendiniz seçtiniz. Önemli olan burası.

Millet sadece TBMM’yi sadece hükümeti tayin eden değil cumhurbaşkanını da tayin eden bir gücü ele geçirmiş, Türkiye’nin istikametini artık kendisi bizzat belirlemeye başlamıştır. Biliniz ki bugün dünden çok daha iyidir. Emin olunuz yarınlar bugünden çok daha iyi olacaktır. Zira bugün Türkiye’nin gücüne güç katılmıştır. Bugün 2023 hedefleri 2053 ve 2071 hedefleri artık çok daha yakınımıza gelmiştir. Bundan 13 yıl önce AK Partiyi kurduk. Rabbime ne kadar hamd etsek azdır. 9 seçime girdik, her birinden zaferle çıktık.

Ve dikkat ediyor musunuz oylarımız hep yükselerek sandıklardan çıktık. Hemen hemen her seçimde bir balkon konuşması yaptım. Aziz milletime seslendim. Her bir balkon konuşmamda gönül diliyle konuştum. Aziz milletimize her bir seslenişimde akıldan ziyade kalbin ve vicdanın kelimeleriyle seslendim. Kardeşlerim meydanlarda mikrofonların önünde balkonda ne söylediysem 12 yıl boyunca söylediğimin arkasında durdum. Sözüme vefanın mücadelesini verdim. Bu dokuzuncu seçim konuşmamda da gönlümün ruhumun vicdanımın hissiyatını sizlere aktarıyorum.

İşte onun için bütün kalbimle söylüyorum ki milletimiz içinde 77 milyonun her bir ferdi içinde bu seçimin mağlubu yoktur. Milletimiz içinde bu seçimin kaybedeni yoktur. Kaybeden vardır statüko kaybetmiştir. Elbette vesayet bugün en büyük mağlubiyetini yaşamıştır. Elbette kirli siyaset ve siyaset dışı güç odakları bugün ibretlik bir ders almıştır.

İnanıyorum ki muhalefet bugünden itibaren politikalarını gözden geçirecek ve yeni Türkiye ile örtüşen bir siyaset tarzı inşa edilecektir. Ancak bize oy vermeyenler bizi onaylamayanlar bizi sevmeyenler bu seçimin mağlubu değildir. Bugün onlar da kazanmıştır. Kardeşlerim gönülden ifade ediyorum. bugün yeni bir toplumsal uzlaşma sürecini hep birlikte başlatalım diyorum. eski tartışmaları eski Türkiye’de bırakalım istiyorum. Gerilimleri çatışma kültürünü sanal sorunları eski Türkiye’de bırakalım istiyorum.

Biz her adımda kendi iç muhasebemizi yaptık. Yeni anayasa dedik değil mi? Kardeşlerim 326 milletvekiliyle anayasa uzlaşma komisyonunda üç kişiyle temsil edilmeyi kabul ettik. Üç diğer partinin toplamı 220 vekildi. Onlar ise 9 kişiyle temsil edildi. Biz neden bunu yaptık? İstedik ki derdimiz bağcıyı dövmek değil üzümü yemekti. Ne yazık ki başarılı olamadık. Neden? Çünkü uzlaşma olmuyordu. Ve en sonunda Meclis Başkanı açıklamasını yaptı. Burada bir şey vardı. Uzlaşma kendi inandıklarını karşıya dayatma değildir. 47 maddede uzlaşıldı. Altında imzalar var, daha sonra 60 madde var. dört siyasi partinin imzası var. hadi gelin bunu çıkaralım dedik yanaşmadılar. Üzüntüm var, böyle olmaz. Türkiye’de muhalefet siyaha beyaz deme sanatı değildir. Onun için inanıyorum ki muhalefet de kendisini çek edecektir.

Bu kardeşiniz Beyoğlu gençlik kolları olduğum günden bugüne kadar her başarının ve her başarısızlığın ardından kendi kendini hesaba çeken bir kardeşinizdir. Başarısız olduğumuz alanlarda kendimizi sorguya çektik. Başarılı olduğumuzda da asla ve asla kibrin tuzağına düşmedik. 40 yıla yaklaşan siyasi mücadelemiz bizim bu anlayışımızın şahididir. Yanlış yaptığımızda hiç gocunmadan ifade ettik. Değişimden hiçbir zaman çekinmedik. Ortak akıl ve değerlerle örtüşmeyen her meselede kendimizi sorguladık ve değişim mücadelesi verdik. Bize yaşatılanların, bize yasaklananların başkalarına yapılmaması için azami dikkat azami hassasiyet gösterdik. Hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale etmedik. Hiç kimsenin değerlerini tahkir etmedik. Kimliklere, kültürlere inançlara hor gözle bakmadık. Bize oy verenleri yücelten, bize oy verenlere hizmet götüren, oy vermeyenleri terk eden bir siyasi anlayışımız hiçbir zaman olmadı. Bunu sadece sözle değil eylemlerimizle fiiliyatımızla da ortaya koyduk.

İstanbul’da büyükşehir başkanı olduğum dönemde bunu eylemlerimizle ortaya koyduk. 12 yıllık iktidarımız süresince bunu sözümüzle fiiliyatımızla ortaya koyduk. Tüm belediyelere adil bir şekilde hazine payı verdik. Ama muhalefette olduğumuz zaman bizim neler çektiğimizi biz biliriz.

Milletimin bunu takdirine bırakıyorum. Bize diktatör diyenler, lütfen kendi muhasebelerini yapsınlar. Bize otoriter diyenler lütfen kendi muhasebelerini yapsınlar. Bizi tek adam olmakla baskıcı olmakla mahalle baskısı yapmakla itham edenler lütfen kendilerini samimiyetle sorgulasınlar. Kendilerini seçkin, kendileri dışındakileri sıradan görenler, başkalarını cahil görenler, lütfen vicdan muhasebesini yapsınlar.

Siyasi tarihimiz boyunca söylediklerimize baksınlar. Yetki aldığımız dönemlerde yaptıklarımıza baksınlar. 12 yılda Türkiye’ye kazandırdıklarımıza baksınlar. Lütfen ellerini vicdanlarına koysunlar ve kararlarını öyle versinler. Biz hepimiz aynı vatan toprakları üzerinde yaşıyoruz. 77 milyon aynı bayrağın gölgesi altında geleceğe yürüyoruz. Milletimiz bir, bayrağımız bir, vatanımız bir, devletimiz bir.

Hepimiz aynı ecdadın, aynı kültürün ve aynı medeniyetin aynı tarihin evlatlarıyız. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir. Yaşam tarzlarımız farklı olabilir. İnançlarımız mezheplerimiz etnik köken ve dillerimiz farklı olabilir. Ama biz hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız. Hepimiz bu ay yıldızlı bayrağın gölgesi altındayız. Müslüman Hristiyan Musevi Süryani ezidi’den önce Türkiyeli vardır. Alevi’den Sünni’den önce Türkiyeli var. Türk Kürt Arap Laz Gürcü Boşnak Çerkez, Rum, Ermeni’den önce Türkiyeli vardır.

ortak değerlerimizi öne çıkararak yeni bir istikbali inşa etmek istiyorum. Bugün her birimiz kendimizi vicdan muhasebesine tabii tutaım. Muhalefetin korkutma gerilim siyasetini bir kez daha sorgulayalım. Bugün bir kısım medyanın pompaladığı korku ve kutuplaştırma siyasetini bir kez daha samimiyetle sorgulayalım diyorum. İnanın bu sorgulamayı samimiyetle yaparsak, türk kürt laz çerkez vesaire hepsinin başörtülü, başı açığın da ne kadar ortak yanı olduğunu daha iyi göreceğiz.

Şu anda ben karşımda başı örtülüyü de görüyorum başı açık kardeşlerimi de görüyorum. İşte bunun adı vahdette kesrettir, yani çoklukta birlik. Bunu başarmaya mecburuz. Bunu halletmeye mecburuz. Bayrağımız bir, istiklal marşımız bir, dağlarımız nehirlerimiz bir, türkülerimiz şarkılarımız acılarımız sevinçlerimiz bir. Bizim sadece tarihimiz değil bugünümüz yarınımız kaderimiz biz. Bırakalım aracıları, bırakalım tercümanları, bırakalım fitne odaklarını. Birbirimizin gözüne bakalım gözüne. Birbirimize gönlümüzü açalım. Gönül diliyle konuşalım. Farklı bir Türkiye’yi gelin hep birlikte kuralım. Ortaya çıkan sonuçlar da çok net gösteriyor ki, uzlaşma çatıda değil, uzlaşma parti üst yönetimlerinde değil tabanda olmuştur.

Bakmadan Geçme