ÇOCUK OLMAK

Bu yazımda çocuklarla çalışırken bana öğrettikleri ve kazandırdıkları deneyimlerden bahsetmek istiyorum. Öncelikle ben çocukları küçük öğretmenlere (bilirkişi-üstat) benzetmişimdir hep. Evet, onlar beden olarak kendimizle kıyaslayınca küçükler, doğru. Ve ihtiyaçları var, bizim tarafımızdan karşılanmayı bekleyen. Kucağımıza alırız, boyu yetişemediği için, ağzına besleriz bebekken, giyinmesine, soyunmasına yardım ederiz, fiziken olgunlaşıncaya kadar yapamadıklarını onlar için yaparız. Ancak insan hem bedenen hem de ruhen bir varlıktır. Ve çocuklarımızın ruhları bedenlerinden büyüktür, olgundur. Onların da bilen tarafı, hisseden tarafı vardır her zaman belli etmeseler de. Hatta deneyimlerimden yola çıkarak şunu ifade edebilirim ki, her nesil bir önceki neslin bildiklerini bilerek dünyaya geliyor sanki. Algılar açık, hafızalar kuvvetli ve daha erken öğreniyorlar çoğu şeyi.

Bazı çocuk danışanlarımdan örnek vereyim.
3 yaş: "Ben iyi ki varım."
4 yaş: "Sana hayır dedim, ama sen benim hayırımı anlamıyorsun ve devam ediyorsun."
5 yaş: "Neden büyükler hem kendilerini hem çocukları kandırmaya çalışıyor hep? "
8 yaş: "Hayatımı istediğim gibi yaşamama engel olmasınlar istiyorum."
Baba 7 yaşındaki oğluna onu çok sevdiğini ve onsuz yaşayamayacağını söyler. 7 yaş çocuğu "Olmaz ki baba, ben olmasaydım beni zaten hiç bilmeyecektin ve bilmediğin bir şey için üzülemezdin ve yaşamaya devam ederdin." der. Baba söyleyecek bir şey bulamaz, susmakla yetinir.
Çocuklarımız bizlerden farklı ve bazı konularda daha ilerde. Daha doğal, daha samimi, sevgi dolu ve bağışlayıcılar. Onlara rehberlik etmek, dürüst olmak ve onları sevmek verebileceğimiz en kıymetli kalıcı hediye gibidir. Onların da bizlerden istediği sevgi ve güvendir.
Güven oluşturmanın en hızlı ve basit yolu dürüst olmaktır. İyi niyetle sık yapılan bir hatayı paylaşayım. Çocuk, anne veya babasının işe gitmesini istemez. İşe gidecek ebeveyn de, "ben işe gidiyorum" yerine çocuk üzülmesin diye "ben ekmek alıp hemen geleceğim" derse uzun vadede çocukta hem anne babasına, hem de hayata ve diğer insanlara karşı güvensizlik tohumları ekilmeye başlar. Çocuklarımızın sezgileri güçlü olduğu için, doğru olmayan bir şey söylendiğinde bunu algılarlar. Bizler de kandırdığımız yanılgısına düşerek ancak kendimizi kandırırız. Yetişkinin bu davranışı alışkanlık haline gelirse, çocukta ciddi sorunlara yol açılabilir. Bu nedenle çocuklara karşı dürüst olmak, o anki konu her neyse anlayabileceği bir şekilde ifade etmek, oluşmadan  bir hastalığı önlemek gibidir. Gerçek olanı, yetişkin söylediğinde,  çocuk o an için  kızabilir, üzülebilir ya da ağlayabilir. Ancak bu geçici durum atlatıldığında, çocukta kalan anne ve babaya olan güven duygusudur.
Her şeyin çok hızlı bir şekilde değiştiği çağımızda çocuklarımız da değişiyor, nesil değişiyor. Bu değişimi görmezden gelmek, hali hazırda bildiğimiz kuralları uygulamaya çalışmak, çocukları uzaktan kumandası bize ait olan bir robot gibi görmek onları ziyan etmektir. Bize emanet olarak verilen bu değerlerin kıymetini bilelim, onları bizden ayrı bir birey olarak görüp, bizim sadece onların dünyaya gelmesinde bir aracı olduğumuzu hatırlayalım
Yarınımız ve geleceğimizin mimarları olan tüm çocuklarımızın 23 Nisan çocuk bayramını kutluyorum.

VAN HABER VANSESİ

Bakmadan Geçme