BİR SÖZ, BİN DERS:

Bahri Yıldızbaş yazdı...

Ne mutlu bize ve bana Kİ; çok kıymetli ve nitelikli dostlarımız, akrabalarımız, arkadaşlarımız ve ahbaplarımız olmuş!..

Atamızdan miras kalan değerler bayrağını, merhum babamızdan; özellikle Yahya abimle ben olmak üzere tüm kardeşler ve aile hep onurlu bir şekilde taşıdık. Van, Ankara, Eskişehir, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere; tüm akraba, dost, arkadaş, komşu ve tanıdıklarımızın anne, baba, kardeş ve birinci derecede yakınlarının cenazelerinde istisnasız olarak, en az bir aile üyesinin bulunmasını insanlık görevi, otuz yıl önce vefat eden babamızın mirası olarak taşıdık. Bulunma imkanımız olmasa bile, telefonla, mesajlaşma yolu ile taziyelerimizi bildirdik. Hatta bazen geç duysak bile, arayıp özür diledik. Hastalıklarda ziyaret veya mesaj ile geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, dostlarımızın mutlu günlerinde de bulunduk veya telgraf ile manevi destek vermeye çalıştık.

Annemizin vefatında, binlerce akrabamız, dostumuz, arkadaşımız taziyeye katılmış, uzakta olanlar ile pandemiden dolayı yine binlerce insan dünyanın, ülkemizin ve şehrimizin dört bir tarafından telefonla arayarak ve sosyal medyadan yazarak acımızı paylaşmışlardır. Allah hepinizden razı olsun, herkese tek tek teşekkür ediyorum. Allah hepimizin, vefat eden annelerimize, babalarınıza ve ölmüşlerimize rahmet eylesin, mekanları cennet olsun.

Her insanın bir çok kardeşi, yeğeni. akrabası ve her şeyi olabilir. Hepimizin bildiği bir gerçek, her insanın bir ANNESİ ve bir BABASI vardır. Evlat için, hiç bir kimse onlardan üstün ve daha kıymetli değildir. Evlatlarının, onların ruhundaki değeri gibi.

“ Cumartesi günü aile büyüğümüz, gönül insanı, Van Küçük Sanayi Sitesi’nin kurucusu ve ustaların ustası Yahya abimi arayarak “Bir kaç taziye var, onlara gidelim mi?” diye sordum ve abim “gidelim” diyerek, yirmi dakika sonra bulunduğum yerden beni aldı. Arabaya bindikten sonra, yedi tane taziye olduğunu söylediğimde; efendiler efendisi, hesap kitap yapmadan gönül gözü ile yaklaşan, sevgi ve saygıda kusursuz insan aynen şöyle dedi:

1– Vefat eden rahmetli, babamızın arkadaşının eşi, annemizin hac arkadaşı ve elli yıllık komşumuzdu.

2- Vefat eden, dostlarımızın annesiydi.

3- Vefat eden, hısmımız ve dostlarımızın annesiydi.

— “ Dedi ve ekledi: 72 yaşındayım, atmış yıldır hayatın içindeyim. Elli yıldan bu yana, neredeyse Van’daki tüm cenazelere ve taziyelere katıldım. Sorunları olanla ve hastalarla aynı babamızın gönül dostluğunu kurdum. Hesap, kitap yapmadım ve sizler de yapmadınız. Vefat edenlere, Allah rahmet etsin ve buradan Fatiha okuyalım. Hiç kimse kimsenin annesinden üstün DEĞİL ve olamaz. Diğer dört taziyeye gidelim.” deyince, öylesine bir hak verdim ki.

“Bir telefonda mı yoktu… Anneler kaç defa ölüyor ve yürekler yanıyor Kİ… Dedim ve “Bazılarının insanlığı, her dakika ve her saniye can çekişerek, ölüp ölüp diriliyor.”

On yedi yaşımdan itibaren, babamın bir numaralı taziye ve hasta ziyaret etme servisiydim. İşime de geliyordu. İnsan olmayı, insanlığı, nezaketi ve babamın gittiği taziyelerde yaptığı sohbetlerden öğrendiklerim ile rahmetli her seferinde küçük burjuvanın arabasının yakıtını dolduruyordu. Yani benim. Kırk yıllık öğretmenliğimin, otuz yılını Van ve Ankara’da eğitim yöneticiliği ile tamamladım. Acı ve mutlu gününe katılmadığım yöneticim, öğretmenim, personelim olmadığı gibi, öğrencilerim ve velilerimi dahi ihmal etmedim. Hiç tahmin etmediğim halde;?dünyanın ve Türkiye’mizin dört bir tarafından telefonla arayarak veya yazarak acımızı paylaşanlar olmasına rağmen; telefonumda kayıtlı ve sosyal medya sayfamda olan, arkadaşım, dostum diye geçinenler ile nankör öğretmenlerimin olduğuna şahit oldum. Özellikle çocukluğumdan bu yana, otuz-kırk yıl benim maddi imkanlarımı sömürerek büyüyen küçük emrahları, iş kurduğum, adam ettiğim, her sıkıntısında beni arayan, her dakika ruhunu ve gönlünü öldüren, sahtekar sözde dostlarım, boş beleş arkadaşlarım, nankör meslektaşlarm, kendisinden başkasına yararı olmayan ve kendilerini üstün gören basit insanların hayatımdan çekilmelerini, sayfalarımdan çıkmalarını ve karşılaştıkları hiç bir yerde yüzüme bakmamalarını diliyorum. Sonuçları, elli yıl ve bir dakikalık kıyamet olur.

Gönlü güzel vefalı insanlara, sevgi ve saygılarımla…

Bakmadan Geçme