Beşiktaş'ın Yeni Stadyumu Hayırlı Olsun

1947'de açılan stat 2. Cumhurbaşkanı İNÖNÜ'nün adı verildi. 1952'de Mithatpaşa Stadı adını aldı. Bir süre Dolmabahçe Stadı dense de 1974'de yeniden İNÖNÜ Stadı adı iade edildi. 1998'de 49 yıllığına Beşiktaş Kulübüne kiralanınca adı BEŞİKTAŞ İNÖNÜ STADYUMU oldu. 2013'te yeni çağdaş teknolojiye sahip stat yapılması kararı verildi.

Yepyeni bir stadı açılışı yapıldı. Kavuştuğumuz için sevinçliyiz, ama bu sevinç biraz buruk, iç acıtan bir sevinç.

Güya açıldı, kim tarafından "halkın cumhurbaşkanı" tarafından. Halk takımı Beşiktaş'ın stadı halksız olarak "halkın Cumhurbaşkanı" tarafından açıldı! Ne ironi...

Yok böyle bir açılış, kabul etmiyoruz.. O yağ kokan, 30 kez gerdan kırma nedeni olan sayınlı konuşmayı da. Başkan Beşiktaş'ın adına layık olamadı. Korku eline, diline yansıdı.

Gel de Nazım Hikmet'i anma,

.........................

.........................

Hiçbir korkuya benzemez

halkını satanın korkusu.

Asıl açılış, şanına yakışır açılış Beşiktaş-Bursaspor maçında oldu. Seyirciyle, halkla, korkusuzca, özgürce...

Beşiktaş'ın bendeki yerine gelince;

Van'ın en azından 1960-1970'li yıllarda büyük çoğunluğu Beşiktaşlıydı. Biz neden Beşiktaşlıydık. 1960'lı yıllarda Van'da mahalli ligde oynayan 4-5 takım vardı.

Siyah-beyaz renkli Van Gençlik

Sarı-lacivert renkli Şen Gençler

Kırmızı-sarı renkli Erekspor ve diğerleri.

O tarihlerde Beşiktaş'ı, Fenerbahçe'yi, Galatasaray'ı çok ayrıntılı bilmezdik. İsim ve renkler vardı. Bizim için Van Gençlik Beşiktaş, Şen Gençler Fenerbahçe, Erekspor Galatasaray'dı. Maçları da o bakış açısıyla izlerdik. Van Gençlik çoklukla şampiyon olduğu için, futbola gönül verenlerin çoğunluğu Beşiktaşlı olurdu.

İstanbul takımlarının oyuncularının fotoğraflarını sakızlar aracılığıyla toplar, 11'lerini öyle tanırdık. Gazetelerle tanıştıktan sonra daha bilinçli baktık. Artık Beşiktaş'ı, Fenerbahçe'yi, Galatasaray'ı biliyor, renk aşkını aşılayan yerel takımlarımızı da o bağlamda değerlendiriyorduk.

Bizim kuşak, bizden sonraki kuşak, öğrenci olarak büyük şehirlere gidince takımlarımızı seyirci ayırımı yapılmadan,canlı canlı izleme fırsatı bulduk, özellikle o dönemin tek stadı olan İNÖNÜ'de.

Sonra radyo naklen yayınları, az da olsa starlardan uzaklaştırdı insanları. Hele televizyon naklen yayıcılığı ve artan seyirci holiganlığı iyice statlardan elimizi ayağımızı çektirdi.

Liberal ekonomi sevdası ve para hırsı, takımlara maç yayınlarını sattırma, federasyonunda para kazanma birazda 2. ve 3. lig takımlarına para aktarma işi devreye girince, yayın kuruluşlarının bitmez tükenmez tuzaklarıyla maç özetleriyle ve gazeteden takiple, yetinir olduk.

O dönem Galatasaray'ı aristokratların (seçkinlerin) takımı, Fenerbahçe'yi burjuvaların (kent soylu) takımı, Beşiktaş'ı ise halk takımı olarak nitelendirirdik. Sol- sosyal demokrat çok kişi Beşiktaşlı olduğu için kendine paye çıkarırdı. Geniş halk kitlelerinden yana ve egemen güce karşı oluşu temsil ederdi.

Beşiktaş'ın bu imajı, bu kabulü "Çarşı" grubunu doğurdu. "Çarşı" bu geleneğe hiç ihanet etmedi. Sloganlarında hep ezilen geniş halk kesimlerinin dertlerini çok zekice sol- sosyalist bir temelde dillendirdi. Daima egemen güce karşı oldu.

Öyle ki "Gezi" itaatsizliği "Çarşı"yı hedefe koydu. Hükümete karşı darbeyle yargılattı.

İşte bu takım, halkın ve "Çarşı"nın takımı şimdi silinmek istenen değerlerimizin yerine konan bir adla anılacak bir stada sahip edilmek isteniyor.

Atatürk adı yok sayılarak, İnönü adı yok sayılarak "Arena" adına layık görülüyor. Kölelerin kölelere öldürttürüldüğü alana. Ya da egemen gücün güç gösteri merkezine. Galatasaray Ali Sami Yen'i unutabilir ancak Beşiktaş İnönü adını unutmamalı.

Fenerbahçe gibi dik durmalı. Ne güzel "Şükrü Saraçoğlu Stadı"

Bence tüm Beşiktaşlılar için, Beşiktaşlı yazarlar için, o stadın adı, "BEŞİKTAŞ İNÖNÜ STADI" dır öyle anılmalı, öyle dillendirilmelidir.

Beşiktaş halkın nezdindeki kabulüne ihanet etmemeli

Not: Nazım Hikmet'in 1959 Ağustos ayında yazdığı, "GAZETE FOTOĞRAFLARI ÜSTÜNE" şiirini şiddetle öneririm. Bu günü göz önüne alarak okuyun lütfen.

Bakmadan Geçme