BEN AYRILIKLARI EZBERLEDİM

Ahmet Selçuk İlkan Yazarımız Şair Ümran Öztürk'e Aşkı tarif etti.

“Sen çağırdın da ben gelmedim mi”  dizesiyle Vanlılara selam gönderen Ahmet Selçuk İlkan” Van’a gittim kahvaltısını yaptım Üniversitesinde şiirlerimi okudum ayrıca çok Vanlı dostlarım var. Ben bu yönden çok zenginim. Ülkenin birçok şehirlerinde kasabalarında gerçekten gönül birliği kurduğum gönüldaşlarım var. Van da bunlardan biridir” dedi.

 

1975 yılında Hayat Dergisi'nin düzenlediği 'Aşk' konulu şiir yarışmasında 'Hatırlar mısın? ' isimli şiiriyle ilk birincilik ödülünü kazandı.

Mum Işığında (Ayten) isimli şiir albümü 1982 yılında piyasaya çıkaran, Türk müzik dünyasında ilk melodi şiir akımını başlatan, Ahmet Selçuk İlkan’la Balıkesir Kitap Günleri Fuarında bir araya geldik. Fuarın son günü imza  ve özel orkestrası eşliğinde şarkıları ve şiirlerini, coşkulu okuyucusuyla paylaştı.

“Ben ayrılıkların şairi, 
Yalnızların ozanıyım. 
Sen, sen masallar okurken daha, 
Ben acıların yazarıyım.”

Şiirini okuyarak salona girdiğinde coşkuyla karşılanan Ahmet Selçuk İlkan muhteşem performansı, dinleyiciyle bire bir iletişimi ve sevecen tavırlarıyla ayakta alkışlandı. Geçmişten günümüze şiir yolculuğunda her zamanki gibi yine  Ayten vardı. Ayten  üzerinden anılara yolculuk yaptı.  Hüznü ve coşkuyu harmanlayıp sundu dinleyicilerine.  

“Benim de hayatta en çok ezbere bildiğim ve hayatın bana en çok öğrettiği ayrılıklar, yalnızlıklar oldu.”

 

Ayrılıkların şairi, yalnızların ozanı diye biliyoruz sizi. Siz de öyle tanımlıyorsunuz kendinizi. Neden böyle tanımladınız?

Ezbere bildiğim en güzel duygu ayrılık olsa gerek. İnsanlar doğar yaşar ve ölür. Yaşarken öğrendiği en güzel duyguları kendine tanımlar bende ayrılıkları ezbere bildiğimden herhalde onun etkisi çok oldu bende onca ayrılıklar yaşadım. Çevremde de hep ayrılıkları buldum. Biliyorsunuz kimi insan çiçeklerin ismini ezbere bilir,  kimi insan balıkları ,kimi insan şehirlerin, kimi insan da yıldızları… Ben ayrılıkları ezberledim onun için onu yazmaya çalıştım kimse ayrılmasın diye.

 

Sizi sarsan bir ayrılık mı yaşadınız?

Tabi ki… Dedim ya insanlar sevdiğini bir şekilde kaybediyor. Örneğin Annemi kaybettiğimde çocuktum  dışarıdaydım. Kimini ölümle kaybettim. Kimini bir sözle kimini bir şiirle, kimini ellerini gözlerini son defa görmeden kaybettim. Bunlar benim içimde derin yaralar açtı bunları da şiirleştirdim.

 

Aşk adamı Ahmet Selçuk İlkan aşkı nasıl tarifi eder?

“Ben aşkı ölümsüz bilenlerdenim
Bir ömür boyu sevenlerdenim
Ellerin elime değmesin derim
Eğer ki sonunda ayrılacaksan”

Diye bir şarkı yapmıştım. Aşkın tarifi her şaire, hatta her kalbe göre değişir. Bunun için binlerce milyonlarca tarifi vardır. Ben aşkı şöyle tarif ediyorum: Her baharda yeniden aşık olmak değil, her baharda aynı kişiyi beklemektir aşk.

 

Aşk ve sevginin tanımı hep karıştırılır. Aşk ve Sevgiyi karşılaştırır mısınız?

Sevgi herkesle paylaşılan bir duygudur. Örneğin bir okulu seversiniz herkesin okulunuzu iftiharla paylaşmasını istersiniz, bir pasta seversiniz onu herkese sunarsınız, bir şehre gidersiniz o şehri tavsiye edersiniz. Bir film izlersiniz herkesle paylaşırsınız ama aşk asla paylaşılmaz, aşkın üçüncü kişiye tahammülü yoktur. Aşkın içinde ihtiras vardır, aşkın içinde kıskançlık vardır, aşkın içinde sahiplik vardır. Aşkınızı asla kimseyle paylaşamazsınız. Yani her şeyi herkesle paylaşırsınız ama aşkınızı asla. Dolayısıyla Sevgi ile aşk arasında derin uçurumlar vardır.

 

Türkiye’de ilk kez şiirlerini sahneye, albüme taşıyan siz oldunuz bu fikir nereden geldi aklınıza?

Dünyada benzeri olmayan bir konsepti bu. Yıllar önce daha öğrenciyken, şarkılarımı yazdığım yıllarda bu şarkı benim şarkım dediğimde  en yakın arkadaşlarım bile bana inanmıyordu. Ne yazık ki bunu ispatlayamıyor üzülüyordum. Sahneye çıkan her sanatçı benim şarkımı kendi şarkısı gibi lanse ediyordu. Ne yapabilirim diye düşündüm ve Sevgili Selami Şahin’e şiirlerimi plak yapmaya karar verdim.  Ama sadece şiirleri okumak ilginç olmayacaktı. Şiirlerin içine müzikli yolculuklar koyarak, melodiler koyarak tanımlamaya çalıştım. Şiirlerimi öyle tamamladım. Ondan sonra yepyeni bir akım oluştu. Benden sonra onlarca şiir yorumcusu böyle albümler yapmaya başladılar. Melodi şiirleri akımı diye bir akım oluştu. Onlarca arkadaşımızla birlikte bu serüveni sürdürüyoruz.

 

Bu sadece sahnelerde, albümlerde, plaklarda kalmadı sokağa da taşıdınız bu akımı?

Evet, ben insanların sokakta bir birinin canına okuyacağına sokakta şiir okusunlar dedim. Şiir iki binli yıllara kadar her entelektüelin  her akademisyenin gizli ve saklı bahçesinde saklanıyordu, okunuyordu. Ben de şiirin her yerde okunmasından yanaydım. Meyhanede de şiir okunsun, camide de okunsun, sokakta da okunsun istedim. Ben de aldım şiiri meydanlara taşıdım, sahnelere taşıdım, radyolara taşıdım televizyonlara taşıdım. Ama iyi bir şey yaptığıma inanıyorum ki şimdi her insan şiir okuduğu zaman fon müziğini istiyor yani melodi şiir okuyor. Bu akımın da çok tuttuğundan dolayı onur duyuyorum. Yine söylüyorum sokakta insanlar birbirlerinin canına okuyacaklarına şiir okusunlar. Çünkü şiir barışı getirir, huzuru getirir, mutluluğu getirir.

 

Türkiye’de şiiri nerede görüyorsunuz?

Ben iyi görüyorum. Eğer siz yaptığınız işi güzel sunarsanız hiçbir yerde yalnız kalmazsınız. Ben ülkemin hemen tüm şehirlerinde hatta kasabalarında özel orkestramla birlikte saatlerce şiir okuyorum ve bu kalabalıklar inanılmaz coşkuyla karşılıyorlar.  Bence şiir zirvede şu anda ama  onun kıymetini bilenler için tabi. Kıymetini bilemeyenler hala radyolarda, televizyonlarda gösteremiyorlarsa onların gönül körlüğündendir. Eğer şiiri biraz daha televizyon ekranlarına taşırlarsa inanın ki şiirle hem barışı daha iyi anlatırsınız hem özgürlüğü hem huzuru, hem aşkı ama şiiri çekmecelerde saklarsanız toplum şiirsiz kalır.  Şiirsiz kalan bir toplum kavgacı olur,öfkeli olur ve ihtiraslı olur .Onun için şiirin değerini bilmeli hele hele şairin değerini mutlaka bilmeli diye düşünüyorum. Yoksa ne diyorum;

“Kader bu deme hiç, gider ağrıma

Aşkın hançeri vurdun bağrıma

Ben öldükten sonra sen mezarıma

Gelmezsen ne olur gelsen ne olur.”

Bu nedenle yazarlarımızın, sanatçılarımızın hayattayken kıymetini bilmek gerekir.

 

Ayten şiirini her zaman okuyorsunuz gerçekte Ayten var mıydı?

Ayten… kod adı Ayten’di her kalbin bir Ayten’i vardır. Gizli saklı ama ne mutlu kavuşabilene ben kavuşamadım. Ama hala umudum var.

Benim de umudum var sayın İlkan sevenler için Ayten’i bulacağım.

 

Son olarak Vansesi Gazetesi okurları ve Vanlılar için ne söylemek istersiniz?

Vana gittim kahvaltısını yaptım Üniversitesinde şiirlerimi okudum ayrıca çok Vanlı dostlarım var. Ben bu yönden çok zenginim. Ülkenin birçok şehirlerinde kasabalarında gerçekten  gönül birliği kurduğum gönüldaşlarım var. Van da bunlardan biridir. Van’a yine çağırsalar yine davet etsinler yine giderim. Van’a buradan şiirimle sesleniyorum: Sen çağırdın da ben gelmedim mi. Van’a gidelim şiirlerimizi okuyalım güzellikleri hep beraber paylaşalım istiyorum.

Ben de Vansesi Gazetesi aracılığı ile şiir severlere Ayrılıkların şairi, yalnızların ozanı Ahmet Selçuk İlkan’ın o muhteşem şiirlerini, muhteşem performansıyla dinlemek isterseniz Ekim ayında Van’da düzenlenecek olan Kitap Fuarına davet etmeyi unutmayın derim.

Bakmadan Geçme