Avrupa Parlamentosu'nun Kınıyoruz

 Ülkemizde tabiri caizse kelimenin tam anlamı ile bir isyan provası düzenlendi. Birileri düğmeye basınca hem ülkemizdeki işbirlikçiler hem de ülke dışındaki Türkiye düşmanları harekete geçti. Tabi ki bu önemli gelişmeyi fırsat bilen ajan ve provokatörler görevlerini layığı ile yerine getirerek ülkemizi kan gölüne çevirdiler. Dört insanımızın ölümüne binlerce insanımızın yaralanmasına ve trilyonlarca lira maddi zarara uğramamıza neden oldular.
On yıldan beri ülkemizi yöneten AKP iktidarı cumhuriyetimizin kuruluşundan bu güne değin, yapılmak istenip yapılamayan devrim niteliğinde çok önemli, saymakla bitiremeyeceğimiz hizmetleri yaparak her alanda çağdaş ülkeler seviyesine ulaşmamıza  vesile olmuşlardır. Yapılan hizmetler muhalefet partileri tarafından takdir edilmemiştir. Muhalefet, iktidarın yaptığı her şeye yanlış diyerek küfretmiştir. Doğrusunun da ne olduğunu söylememiştir. Yanlışa da yanlış, doğru yada yanlış diyen garip bir muhalefetle denetim görevi yapılamamıştır. Ülkemizde ciddi bir muhalefet boşluğu oluşmuş. Ne yazık ki bu boşluğu dolduracak, sivil toplum örgütlerinin de olmayışı, Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürmüştür.İyi niyetli insanların başlatmış oldukları gezi parkı eyleminin bu boyuta geleceği bilinseydi eminim ki bu eylemi başlatmazlardı.Yurtseverliklerinden hiçbir kuşku duymadığımız sanatçılarımızı,eyleme katılanlar ve katılmayanlar diye ikiye bölmeye çalışanlar,çok şükür bunu başaramadılar.Eylemcilerin tek sloganı vardı "Tayyip Erdoğan istifa." Peki Tayyip Erdoğan'ı  ve hükümetini denetlemekten aciz kalan görevini yapamamış, hiçbir işe yaramayan muhalefet partilerinin genel başkanlarını neden istifaya davet etmediniz. Hükümet suç işlemişse, muhalefette ona göz yummuştur.Tek suçlu Erdoğan  değildir,muhalefet liderleri de en az Erdoğan kadar suçludurlar.
Başbakan Erdoğan bu boşluktan yararlanarak bu ülkede her şeyi yapabilirim ve hiç kimseye hesap veremem psikolojisine kapılmıştır. Kendisini doğal olarak padişah gibi görmeye başlamış, ben ne dersem o olur mantığı ile hareket etmeye başlamıştır. Buna neden olanda muhalefet partilerinin ta kendisidir.
 " Bir musibet bin nasihatten evladır" atasözünden hareketle, şu sonuca varmalıyız; çok büyük kayıplarımız oldu ancak çok önemli kazançlarda elde ettik. Türkiye sosyal hukuk devletidir. Hiç kimse kendisini hukukun üstünde göremez. Gerektiğinde insanlar demokratik haklarını kullanmak üzere, özgürce taleplerini haykırırlar, bu demokratik haklara kimse engel olamaz.
Ülkemizde başlatılan bu demokratik hareket, terör örgütlerinin denetimine girerek, ülkenin yakılıp yıkılmasına neden olmuştur. İyi niyetli insanlarda malzeme olarak kullanılmıştır. AB parlamentosunun aldığı yanlış kararı şiddetle kınıyoruz. Medeniyetin beşiği diye anılan İngiltere de G8 toplantısını protesto eden eylemcilere İngiltere polisinin gaz ve copla aşırı güç kullandığını bütün dünya izledi. Bizim eylemciler başbakanlığı işgal etmek istiyorlardı, polis bu eyleme izin mi verseydi? Bu nasıl çifte standarttır. Bu çifte standart anlayışını protesto ediyoruz. Ülkemizde demokrasi, insan hakları, özgürlükler en az Avrupa ülkeleri seviyesindedir.

 

Bakmadan Geçme