120 aşiret liderinden ’barış’ çağrısı

DOĞU ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan 120 aşiret lideri ve kanaat önderi, Şırnak’ın Şenoba Beldesi’nde Babat Aşireti lideri Hazım Babat’ın evinde bir araya gelerek 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde, ’barış’ çağrısı yaptı. Hazım Babat, 'Kardeş kavgasının sona ermesi ve barışın yeniden tesis edilmesi için silahlı örgüt mensuplarının şiddete son vermelerini ve ivedilikle ülkemizi terk etmelerini istiyoruz. Mevcut sorunlarımızın çözümünde silahın bir yöntem olmadığı, siyaset dışında silah ve şiddetle elde edilecek bir kazanımın bulunmadığını düşünmekteyiz' dedi.

Şırnak’ın merkeze bağlı Şenoba Beldesi’nde yaşayan ve bölgenin önemli aşiretlerinden ve korucu olan Babat Aşireti lideri Hazım Babat’ın evinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan önemli 120 aşiretin liderleri ve kanaat önderleri bir araya geldi. Aralarında Diyarbakır’dan Şeyhdoda Aşireti lideri Suna Kepoğlu Ataman, muş’tan Bediri Aşireti, Şırnak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Osman Geliş’in de bulunduğu aşiret liderlerini evinde ağırlayıp bir toplantı gerçekleşiteren Hazım Babat, daha sonra yaptığı basın açıklamasında 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlamaları vesilesiyle tarihi bir çağrıda bulunmak toplandıklarını söyledi. Ülkenin ve bölgenin zor günler içinden geçtiğini söyleyen Hazım Babat, şunları söyledi:

 
 "Yeniden başlayan çatışmalar, şehit haberleri, anaların dökülen gözyaşları hepimizin yüreğini yakıyor. Oysa geçmişte yaşadığımız tecrübe, silah ve şiddetle hiçbir yere varılamayacağını, kan dökmenin hiçbir sorunun çözümü olmayacağını bize defalarca gösterdi. Yaklaşık üç yıl önce başlayan çözüm süreciyle birlikte, 30 yıldır süren kardeş kavgasının, akan kanın, can kayıplarının önüne geçileceğine, barışın sağlanacağına dair umutlarımız büyüdü. Çözüm süreci, silahın devre dışı bırakılarak sorunlarımızın siyaset zemininde çözümü için medeni bir toplumsal ortamın tesis edilmesini amaçlıyordu. Bu süreçte, silahların susması ve can kayıplarının yaşanmaması en önemli kazanımımız oldu. Bölgede hayat normalleşti, insanlarımız geleceğe güvenle bakmaya başladı. Birkaç ay öncesine kadar hepimizin büyük bir memnuniyetle karşıladığı bu demokratik ortamın ortadan kalkması için hiçbir haklı gerekçe yoktur. Yaşadığımız 30 yıllık tecrübe, silahın miadının dolduğunu, acı ve gözyaşından başka silahla elde edilebilecek bir kazanım olmadığını hepimize öğretti. Son 1.5 aydır içine sürüklendiğimiz çatışma ve terör ortamı, insanlarımızın umudunu kırmakta, barış ve demokrasi beklentisini zedelemektedir."

’DEVLETİN YANINDA YER ALACAĞIZ’
Bölgenin önemli korucu aşireti  Babat Aşireti lideri Hazım Babat, 7 Haziran seçimlerinin ortaya çıkardığı tablonun, bölge insanının siyasete verdiği desteğin göstergesi olarak değerlendirdiklerini belirterek, şöyle dedi: "7 Haziran, Türkiye’de siyasetin önünü açmıştır. Ülkemizde, bireysel ve toplumsal her türlü talebin meşru siyaset zemininde, demokratik biçimde dile getirilmesi ve savunulması mümkündür. 7 Haziran sonrasında silahın yeniden devreye girmesinin makul bir izahı yoktur. Kardeş kavgasının sona ermesi ve barışın yeniden tesis edilmesi için silahlı örgüt mensuplarının şiddete son vermelerini ve ivedilikle ülkemizi terk etmelerini istiyoruz. Mevcut sorunlarımızın çözümünde silahın bir yöntem olmadığı, siyaset dışında silah ve şiddetle elde edilecek bir kazanımın bulunmadığını düşünmekteyiz. Çağrımız, bir an önce bu akıl dışı yoldan dönülmesi, silahlı mücadeleden vazgeçilerek meşru, demokratik siyasetin hakim olmasının sağlanmasına yöneliktir. Bölgenin aile büyükleri olarak, çatışmanın sona ermesi ve çözüm sürecinin yeniden hayata geçirilmesi için gerekli katkıyı yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek isteriz. Demokratik ve şiddetten, silahtan arınmış bir Türkiye hepimizin yararınadır. Çatışma ortamından hiç kimsenin elde edeceği bir kazanç yoktur. Bölgemizin silaha değil, huzura, barışa ve sağduyuya ihtiyacı vardır. Önceliğimiz, demokrasimiz üzerindeki silah tehdidinin ortadan kaldırılması, meşru, demokratik siyasetin korunmasıdır. Biz, bu süreçte devletimizin yanında yer almaya devam edeceğiz. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde bölgemizdeki barışın yeniden tesisi için her türlü gayret ve fedakarlığa hazır olduğumuzu tekrar ifade ediyoruz."

’BURADA MERMİ PATLIYOR, Tekirdağ’DAKİ BACIM  AĞLIYOR’
Aşiretlerin yaptığı barış çağrısından sonra konuşan Şırnak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Osman Geliş, "Bu ses milletin sesidir. Devletin, hükümetin, PKK’nın bu sesi dinlemesi lazım" dedi. Geliş, şöyle devam etti: "Millet 7 Haziran’da bir reçete yazdı. Ama meclis okuyamadı. Biz burada herkesi sağduyuya, 12 ilin değil, 81 ilinde, bütün kesimlerin bu işe ellerini değil, vücutlarını koymasında hiçbir sorun yok. Bundan da daha önemli ülkemizin bir sorunu yok. Barış zordur ama hayırlı bir iştir. Barış çaba, gayret, samimiyet olduğu zaman, ulaşılmayacak kadar uzak değildir. Hepimize o kadar yakındır ki, yarın ulaşabileceğimiz bir yerdedir. Bu işin silahla, barutla artık çözülmeyeceğini dünyadaki bütün emsallerinden elde net veriler var. Burada samimi her kesim masaya oturup çaba sarf ederse, barış uzak değil yarındır. Biz gençlerimizin ölmesini, annelerimizin ağlamasını, bacılarımızın haykırışlarını artık duymak istemiyoruz. Ülkemizin 81 ili bu işten mesuldür. Burada bir mermi patlıyor, Tekirdağ’daki bacım, Manisa’daki annem ağlıyor. Bu sesi herkesin dinleyip. Silahın biran önce durup birliğin beraberliğin, kardeşliğin çimentosu olmak hepimizin vicdani ve asli görevidir. Son günlerdeki olayların karşılıklı fedakarlık ve samimiyetle aşılacağına inanıyoruz. Bu etkinliklere katkı sunan, bu sesi duyanlara ve katkı sağlayanlara canı gönülden teşekkür ediyoruz."

’DAĞDA ÖLEN DE KINALI KUZU, ASKERLER DE BİZİM EVLADIMIZ’
Toplantıya Diyarbakır’dan katılan Şeyhdoda Aşireti lideri Suna Kepoğlu Ataman, "Şimdi biz PKK’nın silahlarının susmasını istiyoruz, gömülmesini istiyoruz. Ama buradan devlet babamızdan da bir adım istiyoruz; Bu dağda ölen de kınalı kuzularımız, askerlerimiz de, onlar da bizim evlatlarımız. Dağdaki ölen de bizim evladımız. Yani iki taraf da bizimdir. Biz şiddete, ölümlere, biz gözyaşlarına artık yeter diyoruz. Buna artık yeter. Devlet de, hükümet de bizi duyması lazım ve PKK’nın da bizi duyması lazım" diye konuştu.

’BİZ KİMSENİN BABASIZ KALMASINI İSTEMİYORUZ’
Mardin’in Midyat İlçesi’nden gelen köy korucusu aşiret üyelerinden Mehmet Şirin Akça’nın yaptığı konuşma ise aşiret toplantısına damgasını vurdu. Akça, "Ben aynı anneden olma 4 kardeşimi bu davada, bu uğurda yitiren bir insanım. Ben 4 yaşındayken babam da şehit oldu. Ne annemi, ne de babamı doğru dürüst görmedim. Abisiz, ablasız ve babasız büyüdük. Biz kimsenin babasız kalmasını istemiyoruz. Bu son dönemlerde çıkan şehit haberleri yüreğimizi dağlamakta, bizim içimizi parçalamakta, biz kardeşiz. Bu şer odaklarının bertaraf olmasını istiyoruz" diye konuştu.

’EN KÖTÜ BARIŞ, EN İYİ SAVAŞTAN İYİDİR’
Mardin’in Kızıltepe İlçesi’nden aşiret toplantısına katılan Abdurahman Kahraman ise "En kötü barış, en iyi savaştan daha iyidir. Savaşla, silahla hiç kimse bir netice almamış ve bir neticeye varmamıştır. Tek istirhamımız, hep birlikte bir olalım, kardeş olalım, diri olalım. Hep birlikte barıştan yana olalım" ifadelerini kullandı.

Bakmadan Geçme